Babam evde hiç küfür etmezdi yani onu böyle küfür ederken görmek kendimi özel bir kulüpte gibi hissettirdi. | Open Subtitles | لم بكن أبي يتقول كلاماً سيئاً في المنزل لذا عندما سمعته شعرت كأنني في نادٍ سرّي |
Squash* oynayabildiği veya yiyebildiği bir kulüpte. | Open Subtitles | إنه في نادٍ ما ، حيث يُمكنك أن تأكل الإسكواش أو تلعب الإسكواش |
Örneğin, patronunla bir kulüpte 9.45'e kadar ne yapıyordun? | Open Subtitles | مثلاً، ماذا كنت تفعلين في نادٍ ما معمديركحتى... العاشرة إلا الربع ... |
Ben bir gece kulübünde şakalar yapıyorum. Bu adam 86, Dünya Serisi'ndeydi. | Open Subtitles | بينما كنت ألقي القفشات في نادٍ ليلي، ذلك الرجل كان يلعب في الدوري |
Ben bir gece kulübünde şakalar yapıyorum. Bu adam 86, Dünya Serisi'ndeydi. | Open Subtitles | بينما كنت ألقي القفشات في نادٍ ليلي، ذلك الرجل كان يلعب في الدوري |
Diyorlar ki, gençlik kulübünde koçluk yapıyormuş ve buraya da çocuklarına o boku satan pislikle yüzleşmeye gelmiş. | Open Subtitles | يقولون أنّه كان مدرّباً في نادٍ شبابيّ، أتى لمواجهة هذا الحقير لبيعه المخدّرات لصبيانه |
Özel işler dışında Package Store adlı bir kulüpte haftada iki gece dans gösterisine çıkıyordu. | Open Subtitles | بالإضافة إلى للرقصات الخاصّة كان يرقص أيضاً في نادٍ يدعى "باكيج ستور" لبضع ليال في الأسبوع |
Marlene bir kokteyl garsonuydu. Gianni Moretti'ye ait bir kulüpte çalisiyordu. | Open Subtitles | (مارلين)، كانت نادلةٌ في حانة، عملت في نادٍ يملكُه، (جياني موريتي) |
bir kulüpte kavga çiktigina dair bir telefon yakaladik. | Open Subtitles | تلقينا اتصالا... هنالك شجار في نادٍ للتحطيم. |
bir kulüpte tanıştık. | Open Subtitles | لقد قابلته في نادٍ |
Onunla dün Çin Mahallesi'ndeki bir kulüpte tanıştık. | Open Subtitles | قابلناه ليلة أمس في (شاينا تاون) في نادٍ |
bir kulüpte ilk kez DJ'lik yaparken korkudan titriyordum. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}أول مرة نسقت الموسيقى في نادٍ حقيقي كنت مذعورة |
bir kulüpte, adı da şeydi... | Open Subtitles | في نادٍ يدعى... |
Onlardan nefret ediyorum. Bölge kulübünde 18 ay kalacak. | Open Subtitles | اكره هؤلاء الرجال ثمانية عشر شهرا في نادٍ ريفي |
The Beatles, The Beatles'tır çünkü bir Alman striptiz kulübünde 10.000 saat çalmışlardır, der. | Open Subtitles | إنه يقول : بأن فريق ـ البيتلز ـ أصبح بهذه الشهرة لأنه قام بلعب عشرة ألاف ساعة في نادٍ للتعري بألمانيا ؟ |
Tek başına kendi kulübünde olmak nasıl bir his? | Open Subtitles | ما شعورك وأنت في نادٍ يتألّف من فرد واحد؟ |
Bu beyefendiler, ayda bir, Brooklyn'de bulunan Covenant kulübünde buluşurlar. | Open Subtitles | هؤلاء السّادة يجتمعون شهريًّا في نادٍ يُدعى "كَفينانت" في "بروكلِن". |
Birkaç yıl önce Troy ile tanıştığımda yerel bir golf kulübünde takım taşıyıcılığı yapıyordu, çoğunlukla varlığının farkında bile olmayan zengin insanların çantalarını taşıyordu. | TED | عندما قابلتُ تروي قبل عدة سنوات، كان موظفًا كمساعد للاعبي الجولف في نادٍ ريفي محلي، يحملُ حقائب عِصي الجولف للأغنياء من الرجال والنساء الذين غالبًا لا يكتثرون لوجوده. |