"في نزهة" - Traduction Arabe en Turc

    • pikniğe
        
    • piknik
        
    • bir yürüyüşe
        
    • Piknikte
        
    • bir gezintiye
        
    • geziye
        
    • gezmek
        
    • tatile
        
    • çıkalım
        
    • dolaşalım
        
    • Piknikteki
        
    • yürüyüşe çıkar
        
    • yürüyüşe falan
        
    • biraz yürüyelim
        
    • ve yürüyüşe
        
    Seninle pikniğe gelmeyi çok isterdim ama yarın dersim var. Open Subtitles أود الذّهاب حقاً برفقتك في نزهة بالغد ولكنّي لديّ محاضرة
    Tepeye doğru koşarken sanki pikniğe gider gibiydi. Open Subtitles عندما غادر التل كان يبدوا علية و كأنة ذاهب في نزهة
    Banyo yaparken, piknik yaparken... ..arkanı kollasan iyi edersin. Open Subtitles حتى عندما تكون في الحمام أو في نزهة من الأفضل أن تراقب ظهرك اللعين لف على اليمين
    Mr. Smokey Jefferson, hadi bir yürüyüşe çıkalım, hadi bebeğim TED السيد سموكي جيفرسون، دعونا نذهب به في نزهة.
    Ve şu sonuca ulaştık, bu sahne anı hafızaya ekildiği zaman, insanlar bir Piknikte kendilerine sunulduğunda bu yiyecekleri yemek istemediler. TED ووجدنا أنه بمجرد أننا زرعت هذه الذاكرة الزائفة، لم يرغب الناس في تناول تلك الأطعمة بذلك القدر في نزهة في الهواء الطلق.
    Adamım dışarıda, seni kısa bir gezintiye çıkarmak için bekliyor. Open Subtitles بعض رجالي بالخارج لأخذك في نزهة صغيرة حسناً
    Katie Jones ile gizlice eğlenceli bir pikniğe ne dersin? Open Subtitles ما رأيك بالتسلل بعيدا مع كاتي جونز في نزهة حقيقية ممتعة؟
    Burada hepimiz bir pikniğe çıkmıştık. Open Subtitles هنا ثلة كبيرة من العائلة نقيم مؤامرة للذهاب في نزهة ريفية
    Gel bakalım buraya Sandy, yaşlı kızım, pikniğe gidiyoruz. Open Subtitles أعطني هذه الكلبة الجميلة نحن ذاهبين في نزهة
    Altı yaşındayken, babam beni pikniğe götürmüştü. Open Subtitles حسناً, عندما كنت في السادسة أبي أخذني في نزهة
    Biraz piknik yapabileceğimizi düşündüm. Open Subtitles لقد اعتقدت أننا يمكن أن نذهب في نزهة قصيرة
    Ve sonra parkta, bir piknik vardı ve o zaman adil durdu. Open Subtitles و بعد ذلك ذهبنا في نزهة إلى الحديقة و بعدها توقفنا في المعرض
    - Şey, belki bir yürüyüşe veya gezintiye çıktı. Open Subtitles حسناً، ربما تكون قد ذهبت للتمشية أو في نزهة
    Tatlım, bazen uykuya daldığında, küçük bir yürüyüşe çıkıyorsun. Open Subtitles حبيبتي, احيانا عندما تنامين تذهبين في نزهة
    Görevdesin, Piknikte değil. Open Subtitles يا رجل ، انت في مهمة وليس في نزهة هل ذلك مفهوم
    O yüzden, kim bu kutsal koridorlarda benimle son bir gezintiye çıkar? Open Subtitles فمن يريد الانضمام لي في نزهة أخيرة عبر هذه الأروقة المقدّسة؟
    Her zaman onunla olman gerek, beslemen gerek, geziye çıkarman gerek. Open Subtitles ومع الجرو، يجب عليكِ التواجد بقربهطوالالوقتو،تقومين.. بإطعامه وإخراجه في نزهة
    - Arabayla gezmek ister misin? Open Subtitles -أتريد الذهاب في نزهة بالسيارة ؟
    Asla tatile çıkmamamıza rağmen bir kez bile şikayet etmedin. Open Subtitles بالرغم من أننا لم نخرج أبدا في نزهة لم تتذمري أبدا
    İstersen arabayla biraz dolaşalım. Gerekirse cebinden ulaşırlar. Open Subtitles أستطيع أن أصطحبك في نزهة بالسيارة , ألديهم رقم هاتفك الخليوي ؟
    Ben Piknikteki karınca mıyım? Pekala. Sadece emin olmak için. Open Subtitles أنا نمل في نزهة ، حسناً فقط أتأكد
    Zavallı köpeğini bir kereliğine yürüyüşe çıkar. Open Subtitles أخذ الكلب في نزهة الفقراء لمرة واحدة
    Herkese yürüyüşe falan çıktıklarında plaj topu büyüklüğünde gizemli bir küre görüp görmediklerini sorarız. Open Subtitles ونسأل ما اذا كان احدهم ذهب في نزهة وقد جلب معه جرم غريب بحجم كرة الشاطىء
    Sokağın karşısına doğru biraz yürüyelim. Siyah Denali'ye gidiyoruz. Open Subtitles سنذهب في نزهة صغيرة عبر الشارع، أيها الأسود.
    Ama uygun olmamasının sebebi yürüyüşe çıkmış olmasıydı çünkü güzel bir bahar sabahıydı ve yürüyüşe çıkmak istemişti. TED لكن السبب في عدم تمكنها من التحدث معي هو أنها كانت في نزهة على الأقدام كان صباح أحد أيام الربيع الجميلة وأرادت الذهاب في نزهة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus