| Bu evdeki ilk kuralın disiplin olduğunu da hatırlamanız mümkün mü? | Open Subtitles | ربما أيضا تتذكرين أن القاعدة الأولى في هذا المنزل هي الانضباط. |
| Affedersin ama Bu evdeki her şeyin bir hikayesi var. | Open Subtitles | المعذرة, لكن كل شيء في هذا المنزل له قصة وراءه |
| Kısa bir süre O evde yaşayacağız sonra satıp daha iyisini bulacağız. | Open Subtitles | سوف نسكن في هذا المنزل مدة قصيرة ثم أبيعه, وأجلب أفضل منه |
| Cinayetleri O evde araştırıyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يتحرون عن جرائم القتل في هذا المنزل |
| Müşterek dostumuza Bu evin taşlarını dikkatlice saydığımızı ve hâlâ hangilerinin bize ait olduğunu bildiğimizi söyleyin. | Open Subtitles | .. أخبري صديقتنا المشتركة .. أننا أحصينا الأحجار بحرص في هذا المنزل وأننا نعلم أيهم التي لا زالت ملكنا |
| - Bu evde sadece 6 kişi olmalıydı. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يكون هنالك ستة فقط في هذا المنزل. |
| Sen veya Bu evdeki herhangi biri bu kadınla görüştü mü? | Open Subtitles | هل اقتربت أو أي شخص في هذا المنزل من هذه المرأة؟ |
| Nasıl olur da Bu evdeki birinin kocamı öldürdüğünü düşünebilirsin? | Open Subtitles | كيف تعتقد حقاً أن شخص في هذا المنزل قتل زوجي ؟ |
| Bu evdeki ilk yemeğimizi kavga etmeden yiyemez miyiz? | Open Subtitles | الانستطيع تناول اول وجبة لنا في هذا المنزل دون شجار؟ |
| Bu evdeki her şeye nasıl bu kadar aşina olduğunu fark etmemek elde değil. | Open Subtitles | لا يمكنني المساعدة ، ولكني لاحظت كيف أصبحت خبيراً بكل شيء في هذا المنزل |
| Bu evdeki hiç kimse telefonun sihirini bilmiyor mu? | Open Subtitles | ألم يتعلم أحد في هذا المنزل سحر الهاتف ؟ |
| Ben onun için elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum. Bu evdeki herkes de bunu istiyor. | Open Subtitles | أتمنّى له الأفضل جميع من في هذا المنزل يودّون ذلك |
| O evde oturmak ve o arabayı kullanmak istiyorsan benim burada yaşayıp para biriktirmem lazım. | Open Subtitles | كلا، إن أردتِ أن تبقين في هذا المنزل وتقودِ تلك السيارة، فيجب أن أعيش هنا لأوفر المال |
| O evde 10.000 dolar bulunduğunu duymuştuk. | Open Subtitles | لقد سمعنا بوجود 10 ألاف دولار في هذا المنزل |
| O evde bir sürü yiyecek vardı. Beslemem gereken insanlar var. Artık yeterince güvenlidir. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الطعام في هذا المنزل ولديأفواهٌيجبإطعامها،وسيكونالمكان آمناً. |
| O gece çılgınca bir şey oldu O evde. Belki ne olduğunu hiç bilemeyeceğiz. | Open Subtitles | هناك شيئا مجنونا حدث في هذا المنزل تلك الليلة، وأعتقد أننا لن نعرفه أبدا |
| Bu evin içinde olup bitenler Avrupa'nın alacağı yolda çok büyük etkiler yapabilir. | Open Subtitles | ما سيحدث في هذا المنزل قد يكون له أثر على مسار الأحداث في أوروبا |
| Bu evin gerçek diyakozu olacağım. | Open Subtitles | سأكون عندها الشماس . العظيم في هذا المنزل |
| - Bu evde her şeyin yeri değişiyor. | Open Subtitles | كل شيء يظهر في أماكن غريبة في هذا المنزل. |
| Ben de en az senin kadar Bu ev için çalıştım, çırpındım... ve çile çektim. | Open Subtitles | لقد عملت وذقت العذاب وعانيت في هذا المنزل مثلك تماماً |
| eğer bu eve aliminyum pencereler koyarsak, oradaki enerji kullanımının ikiye katlarız. | TED | وهو ان وضعنا نوافذ من الالومينوم في هذا المنزل فنحن نضاعف قيمة الطاقة المستخدمة هنا |
| Ama bu aptal bu evden her şeyi götürecek. | Open Subtitles | لكن هذا الأحمق سيقضي على كل شئ في هذا المنزل |
| Bu evde bir kural vardı ve sen onu bozdun! | Open Subtitles | كان هُناك شرطاً ما في هذا المنزل وانت من تعداه. |
| Eğer yardım edecek bir adam varsa böyle bir evde yapacak çok şey vardır. Evet. | Open Subtitles | هناك الكثير مما يجب عمله في هذا المنزل لو كان هناك رجل للسماعدة |
| Ve bu evdeyken küfretmeyeceksin. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | و مادمت في هذا المنزل, لن تعكر جوه, مفهوم؟ |