dilimleyicii kesici, soyucu, ezici hepsi bir arada. harika değil mi? | Open Subtitles | قطّاعة، فرامة , مهراسة - الكل في واحد. جميل، أليس كذلك؟ |
Eğer bana 2, sana 1 dersek 3'ü bir arada olmaz mı? | Open Subtitles | أنا أثنين، و أنا سأدخل في واحد هذا يعني أنني في محل الرجل |
Burası sosyal bir merkez olacak... restaurant,mağazalar hepsi bir arada. | Open Subtitles | سيكون كمركزاً لخدمة المجتمع ومطعماً ومتجراً، الكل في واحد |
Balta, levye ve çekiç bir arada kullanılmış hayatta kalma maceraprestleri arasında popüler. | Open Subtitles | انه فأس صغير عتله ، مطرقة جميعهم في واحد انه شائع بين الذين يحاولون النجاة |
Çoklu evrenin çoğunda hiçbir şey yoktur ve biz fizik kanunlarının bir şeylerin olmasına izin verdiği birkaç yerden birinde yaşıyoruz. | TED | في غالب الكون المتعدد لا يوجد شئ، ونحن نعيش في واحد من الأماكن القليلة حيث تسمح قوانين الفيزياء بوجود شئ ما. |
Bu görüşmelerden birinde nihayet sizlere güzel haberler vereceğim için çok mutluyum. | Open Subtitles | يسعدني جدا ان انقل لكم اخباراً جيدة في واحد من هذه اللقاءات |
Üçü de benim! Üç güç bir arada! | Open Subtitles | انا ثلاثه في واحد القوه الثلاثيه |
İkisi bir arada saçmalığı olmasa iyi olur. | Open Subtitles | من الافضل ان لا يكون اثنين في واحد |
Torpidomda üçü bir arada olması lazım. | Open Subtitles | لديَّ واحدة من تلك "الثلاثة في واحد" في علبة القفازات |
Kitty, meşhur Avrupai hepsi bir arada olanlardan aldıklarını söyledi. | Open Subtitles | كيتي قالت بأنهم اشتروا للتو "واحدة من تلك الأوروبيات الفاخرات،"الكل في واحد |
Üç kız değil. Üçü bir arada gönlümü feth etti. | Open Subtitles | ليسوا ثلاثه هي ثلاثه في واحد |
Aklıma gelmişken, hepsi bir arada şampuan kullanıyorsun sanırım ama bitmiş haberin olsun. | Open Subtitles | {\pos(190,235)}.. بالمناسبة.. عبوتكِ لكل شيء في واحد غسول للشعر ومنعم للشعر وغسول للجسد قد نفذت |
İkisi bir arada. | Open Subtitles | اثنان في واحد |
Hepsi bir arada. | Open Subtitles | الجميع في واحد |
Ve sonra, dünyada bu virüsün en önemli, en inatçı ve en zorlu birikim yerlerinden birinde gördük ki; bizi aşımız olması gerekenin yarısı kadar etkiyle çalışıyordu. | TED | بعد ذلك في واحد من أهم و أكثر البؤر صعوبة و صمودا لفايروس شلل الأطفال في العالم وجدنا أن لقاحنا يعمل أقل مما كنا نتوقع بمعدل النصف |
Bu iki dünyandan birinde yaşayabilirsiniz... | TED | يمكننا أن نعيش في واحد من هذين العالمين. |