| Ama ne kadar sert gelse de kutlama yapacak vaktimiz yok. | Open Subtitles | ولكن بقدر ما يبدو هذا قاسيًا فلا يوجد وقت للاحتفال |
| Ve belki de bu akşam sana karşı biraz sert konuşmuş olabilirim. Senden o kadar da kötü bir insan olmaz. | Open Subtitles | لعلّي كنتُ قاسيًا قليلًا مؤخّرًا ما كنتِ لتصيري أسوأ إنسانة |
| O kıyafet, senin renginle- Bir çeşit acımasız ve sıradışı ceza mı? | Open Subtitles | أليس هذا الزيّ مع لون بشرتك عقابًا استثنائيًا قاسيًا أو ما شابه؟ |
| acımasız olacak, kaygılı ve stresli olmalısın ya da kolay bir hayat olacak, rahat olmalısın. | TED | سيكون قاسيًا ويجدر بك أن تكون قلقًا ومتوترًا، أو سيكون عالمًا بسيطًا، وعليك أن تكون مختلفًا. |
| Zalim olmaya çalışmıyorum. Sadece yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لا أحاول أن أكون قاسيًا أريد فقط المساعده |
| Biraz kırıcı oluyorsun. | Open Subtitles | وانت بدأت الأن تصبح قاسيًا قليلاً |
| Bazen gaddar olmalısınız lordum. | Open Subtitles | هُناك أوقاتًا لا بُد أن تكون قاسيًا فيها، يا مولاي |
| İkiyüzlü olduğunu biliyorum ama bu kadar duygusuz olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أنّكِ منافقة، لكن هذا كان قاسيًا. |
| Seni bırakmam zalimceydi. | Open Subtitles | لقد كان أمرًا قاسيًا مني هجرك. |
| Bu haftanın senin için biraz sert olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | أجل، ظننت أن هذا الأسبوع قد يكون قاسيًا عليكَ. |
| Zavallı adama biraz sert davrandın. | Open Subtitles | كنت قاسيًا بعض الشيء نع ذلك الرجل الفقير. |
| O Yahudi karısına çok daha sert davranmalıydım. | Open Subtitles | لأنني لم أكن قاسيًا بما فيه الكفاية مع تلك العجوز اليهودية |
| Ne kadar sert, korkutucu hatta aşağılayıcı bile olmana rağmen sana güvendiklerini yanında olduklarını anlattım. | Open Subtitles | وبرغم أنّك كنت قاسيًا مخيفًا ومهين قليلًا فإنّهما جليًا وثقا بك لأنهما وقفا لجوارك. |
| Oha çok acımasız değil miydi? | Open Subtitles | لقد كان ذلك قاسيًا, أليس كذلك؟ كان ذلك أشبه بمشاهدة أحدهم يلكم حملاً صغيرًا. |
| Cadı olmak için çok acımasız ve kanlı bir dönemdi. Mükemmel kardeşim sağ olsun. | Open Subtitles | كان زمنًا داميًا قاسيًا على الساحرات وذلك بمجاملة من أخي البديع |
| Bir Antik Çin filozofu 11. yy Irak halifelerini şaşkına çeviren bir büyücü acımasız bir efendiye esir düşmüş bir Alman yetimi. | Open Subtitles | فيلسوف صيني قديم ساحر أبهر الخليفة في القرن الحادي عشر في العراق يتيم ألماني فقير يخدم سيدًا قاسيًا |
| Zalim olmak, zayıf olmaktan iyidir. | Open Subtitles | من الأفضل أن تكون قاسيًا عوضًا عن ضعيفًا |
| Aynı zamanda merhametsiz ve Zalim duygu dolu, baş döndürücü, , komik ve üzücü... | Open Subtitles | و هو أيضًا كان قاسيًا بدون رحمَة مليء بالعاطفة مقرف، مضحك، مفجع |
| Çok Zalim ve öldürme eğilimli olduğu söyleniyor. Onurdan yada vicdandan yoksun. | Open Subtitles | يقولون إنه كان قاسيًا وسفاحًا بلا ضمير أو شرف |
| Sence de Fiona'ya karşı çok kırıcı mıydım? | Open Subtitles | هل تعتقد أنني كُنت قاسيًا على فيونا؟ |
| Yeteri kadar kırıcı değildin bence. | Open Subtitles | لم أعتقد أنك كُنت قاسيًا كفاية |
| Kim bu kadar gaddar olabilir? | Open Subtitles | ومَن يمكن أن يكون قاسيًا لهذا الحد؟ |
| Bu bana çok duygusuz geliyor. | Open Subtitles | -لا، ذاك مقصدي تمامًا كلّ هذا يبدو ... قاسيًا |
| Senden ayrılmam da zalimceydi. | Open Subtitles | لقد كان أمرًا قاسيًا مني قطع علاقتي بك. |