| Bu stüdyo bir mahkeme salonu ve biz sadece uzman tanıkları çağırırız. | Open Subtitles | هذا الاستديو الإخباري هو قاعة محكمة ونحن نستدعي فقط الشهداء المتمكنين. |
| Burasının bir mahkeme salonu, benim de bir yargıç olmadığımı söyleyerek başlıyorum. | Open Subtitles | اسمحوا لي أن أبدأ بالقول أن هذه ليست قاعة محكمة وأنا لست قاضيًا |
| Çünkü kendisi mahkeme salonunda bulunmak istemez, mahkeme salonu da onu istemez. | Open Subtitles | حسنا، هذا لأنه لا يريد أن يكون في قاعة المحكمة أكثر من قاعة محكمة تريده أن يتواجد بها |
| Burası bir mahkeme değil ve sorularınıza cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | ، هذه ليست قاعة محكمة وليس من الضرورى أن أجيب على أسئلتك |
| Bir daha asla bir mahkeme salonuna girmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أطأ بقدمي أي قاعة محكمة ثانية |
| Bu dava Askerî Ceza Mahkemesi'nde mi görülmeli bu mahkemede mi? | Open Subtitles | ...هل يجب أن تتم القضيـّة في قاعة محكمة عسكريـّة أم هنا؟ |
| Sadece mahkeme salonunu söyle yerini ve hakimi ben ayarlarım. | Open Subtitles | وليس فقط أى قاعة محكمة ، لكن قاعة محكمة من إختياري وبرئاسة قاضي من إختياري |
| Burası mahkeme salonu, bu da duruşmaymış gibi davranmayın. | Open Subtitles | توقّفْ عن مُعَالَجَة هذا مثل هو a المحاكمة، ومثل هذه a قاعة محكمة. |
| Luison'un keskin bir kokusu olsa da koskoca mahkeme salonu sonuçta. | Open Subtitles | حتى مع رائحة الـ "لويسون" المتميزة، نحن هنا نتكلم عن قاعة محكمة. |
| Burası mahkeme salonu, muhabbet yeri değil. | Open Subtitles | هذه قاعة محكمة , وليست مقهى |
| mahkeme salonu. | Open Subtitles | سنجعلها على شكل قاعة محكمة |
| Burası mahkeme salonu değil, Dan. | Open Subtitles | (حسناً ، هذه ليست قاعة محكمة يا (دان |
| Burası dostum Annie'nin mahkeme salonu. | Open Subtitles | هذه قاعة محكمة صديقتي (آنا) |
| Burası bir mahkeme değil ve sorularınıza cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | ، هذه ليست قاعة محكمة وليس من الضرورى أن أجيب على أسئلتك |
| Burası sadece başka bir mahkeme ama St. Peter'mış gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | إنها مجرد قاعة محكمة أخرى لكنهم يعاملونها وكأنه مكان ذي طابع خاص |
| Hayır, başka bir mahkeme salonuna asla gitmem. | Open Subtitles | لا، لن أذهب إلى قاعة محكمة ثانية أبدًا |
| Bana verilen emir, Elizabeth Keen'in E. Barrett Prettyman mahkeme salonuna güvenli bir biçimde götürmemdi. | Open Subtitles | أوامري هى أن أتأكد أن يتم نقل العميلة " كين " بأمان " إلى قاعة محكمة " باريت بريتيمان |
| Düzinelerce görgü tanığının önünde şiddete başvurdunuz ve ben herhangi bir mahkemede çıkıp şunu söyleyebilirim: | Open Subtitles | لقد كنت عنيفا ومؤذيا أمام دزينة من الشهود، وسأقف في أي قاعة محكمة |
| mahkeme salonunu görmesine bile gerek kalmaz. | Open Subtitles | لن تبلغ قاعة محكمة. |