İçeri girip günü kurtarmam ve, ayaklarını yerden kesmem gerekiyordu. | Open Subtitles | أردت أن أظهر, و أنقذ الموقف و أنتشلها من قدميها |
Cömertlik Perisi, hafifçe kemanların ışıkları yolmasıyla ayak parmaklarının uçları üzerinde “en pointe” şekilde yürür. | TED | تمشي الجنية الطيبة برقة على رؤوس أصابع قدميها متراقصة مع أنغام العزف على الكمان. |
Şimdi, eğer ayakları üstüne düşmüşse, ve yangın onu öldürmediyse... | Open Subtitles | لو أن هذه القطة وقعت على قدميها والحريق لم يقتله |
Hem bu koca aptalın ve kokuşmuş ayaklarının yanında olmana gerek kalmaz. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه ليس عليك الجلوس بجوار هذه الخرقاء ورائحة قدميها الكريهة |
Evet, daha hızlı iyileşmesi için ayağa kalkması iyi olacaktır. | Open Subtitles | سيكون من الأفضل أن تقف على قدميها .لتتعافى بشكل أسرع |
Ama tekrar ayağa kalktı kıçını iyice sıktı, bacaklarını ısıttı ve ölümüne dans ederek o dans okuluna girmeyi başardı. | Open Subtitles | أتريدون أن تسمعوا شيئا مجنون تماما؟ وقفت مجددا ، شدت نفسها و مددت قدميها و رقصت تماما إلى قلوبهم |
Hayranları mest oldu. Belki ayaklarına bile dikkat edememişsindir. | Open Subtitles | مروحتها تشعرِك بالنعاس حتى أنِك قد لا تلاحظين حركة قدميها |
Louis, bir kap su getirir misin, içine ayaklarını sokacak kadar büyük olsun. | Open Subtitles | أيمكنك أن تحضر لي وعاءً من الماء كبير لدرجة تكفي لوضع قدميها فيها |
Emmy, ayaklarını ov. Roger, git yelleyecek bir şey bul. | Open Subtitles | دلكى قدميها يا ايمى روجر احضر شيئا لتهويتها |
ayaklarını o kadar hızlı ve sert basıyor ki suda bir kaç santimetreden fazla batmıyor. | Open Subtitles | تحرّك قدميها بشكل قوي وسريع والذي لا يجعلها تتعمق لأكثر من إنشات قليلة |
Ojeli ayak tırnaklarından boyalı saçlarına kadar. | Open Subtitles | من أظافر قدميها الملونة حتى قمة رأسها المبيض |
Göbeğinde, avuç içlerinde ayak tabanlarında Kızılderili boyaları vardı. | Open Subtitles | لديها طلاء هندي على بطنها على شقة من يديها وباطن قدميها |
Broşunu buldu fakat ayak izlerini bıraktı. | Open Subtitles | وبعد عثورها عليه,ذهبت تاركة اثار قدميها على التربة |
Rahibe Bernadette bunun ayakları üstünde durduğundan dolayı olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | حسنا، الأخت برناديت اعتادت قول ذالك كوس كانت على قدميها. |
Ve bu, TED Afrika'da çok net bir şekilde tartışıldı: verilmiş olan yardımların tamamına yakını Afrika'yı kendi ayakları üzerine kaldırmakta kesinlikle başarısız oldu. | TED | و هذا تم مناقشته بفصاحة في تيد أفريقيا: كل المعونات التي تم تقديمها فشلت في مساعدة إفريقيا لتقف على قدميها. |
Radar benim iş arkadaşım Olivia'nın altındaki gizli dev su havuzunu ortaya çıkardı, ayaklarının 7 kat aşağısında. | TED | والرادار قد كشف بركةً كبيرة من الماء السائل. مخفيةً تحت زميلتي أوليفيا, سبعة قصص تحت قدميها |
Erkekler ayaklarının altında. Birkaçını tanıyor. | Open Subtitles | الرجال يركعون عند قدميها و هي تعرف البعض منهم |
Yaşadığı baş dönmesinden dolayı bir süre ayağa kalkmasa iyi olur. | Open Subtitles | لا يجب أن تقف على قدميها بسبب الدوار الذي تعاني منه |
15-20 yıl yatmaktansa bacaklarını bir ergene açar yani. | Open Subtitles | هي ستقوم بفتح قدميها من اجل فتى وسيم ومراهق لو ان ذلك يعني بأنها لن تحبس لمدة 15 او 20 |
Bu yüzden onun ayaklarına kapanıp, affedilmek için dileneceksin. | Open Subtitles | لهذا ستمتثلين تحت قدميها و تطلبين المغفرة |
Bindirdim ama düştü. ayağı incindi. Onu doktora götürüyorum. | Open Subtitles | فعلت ذلك لكنها سقطت والآن قدميها تؤلمها أخذتها إلى الطبيب |
Babam kadının Ayağını gıdıkladı, keklerini yedi, kadın gitti. | Open Subtitles | فقط مدغدغ قدميها و أكل الكعك لها وغادرت. |
Kurtarma araçları yolda. Kalabalık sessizce ayakta bekliyor. | Open Subtitles | شاحنات السلامة تدور حشود الجماهير تقف على قدميها |
-Evet. Her iki Ayağında da 4 ve 5. falankslar eksik. | Open Subtitles | وتفتقد السلاميات الرابعة والخامسة على كلا قدميها. |
Sokağın karşısında yaşlı bir vatandaş var biraz çorbaya ve ayağına bakacak bir doktora ihtiyacı var. | Open Subtitles | فى المنزل المقابل يوجد سيده عجوز تحتاج ألى بعض الشوربه و طبيب ليفحص قدميها |
Prensesin zarafetine öylesine vuruldu ki ölümün onun ayağının altında pusuda beklediğini fark edemedi. | TED | صُدمَ بجمالها، حيث لم يلاحظ أن الموت قابعٌ عند قدميها. |
Koca ayaklar. Hiç o kadar büyüğünü görmemiştim. | Open Subtitles | ,إذا كان هناك مضاد للرغبة فإن قدميها هم ذلك المضاد |
Ayaklarında cevher yattığı için üzülüyor. | Open Subtitles | إنها نوعاً ما فتاة مرحة ، لديها ألم بسبب الماس الذي في قدميها |