Tencereye şeker ve tereyağı... portakal suyu ve rendelenmiş portakal kabuğu koyuyorum. | Open Subtitles | ولديّ مزيج من السكر والزبدة وعصير البرتقال وكمية كبيرة من قشر البرتقال |
Eğer Çin de iseniz, pirinç kabuğu kullanabilirsiniz yada pamuk çekirdeği gövdesi. | TED | إذا كنت في الصين ، قد ترغب في استخدام قشر الأرز أو قشور القطن. |
Eğer Kuzey Avrupa veya Kuzey Amerikada iseniz, karabuğday kabuğu veya yulaf gövdesi kullanabilirsiniz. | TED | إذا كنت في شمال أوروبا أو أميركا الشمالية ، يمكنك استخدام أشياء مثل قشور الحنطة السوداء أو قشر الشوفان. |
Bunları soy. Seni bekleyen düzinelerce sandık var. | Open Subtitles | قشر هذا و هناك بعض السلال تنتظرك |
- Evet, dışarıda hala bir deri metası var. | Open Subtitles | نعم، هناك لا تزال واحدة الفوقية قشر هناك، و |
İsterseniz takla atın, isterseniz birlikte muz soyun, umurumda değil.Mekan olduğu gibi b.ka sardı zaten Beni hiç ilgilendirmez. | Open Subtitles | هيا قم ببعض النتائج أو قشر الموز معهم لا يهمني المكان كله سوف يفسد بأي حال |
Ray'in patates kabukları ve pekmezle yaptı. Şaşırtıcı. | Open Subtitles | شيء مدهش ما يصنعه ري من قشر البطاطس و بعض دبس السكر |
Bunda çok az portakal kabuğu var ama hiç ceviz yok. | Open Subtitles | وهذا له قليلا من قشر البرتقال، ولكن لا جوزة الطيب. |
Portakal kabuğu yağıydı. Tamamen organik. Diğer şeyi geçen kış atmıştı. | Open Subtitles | كان زيت قشر البرتقال، عضوي تماماً تخلص من الأشياء الأخرى الشتاء الماضي |
Kurumuş turunçgil kabuğu, Çin şifalı bitkilerine benzer. | Open Subtitles | قشر البرتقال القديم كما هو نبات الجنسنغ القديم و الثمين. |
Kurumuş mandalina kabuğu, Puer çayıyla karıştırıldığında susuzluğu gideren ve sindirmeyi kolaylaştıran en iyi içecek elde edilir. | Open Subtitles | خلط قشر البرتقال القديم مع شاى بو إيه ، هو افضل شراب يساعد على اخماد العطش و يساعد على الهضم |
Bizim için insan derisi, bir meyvenin kabuğu gibi soyulması gereken bir şeydir. | Open Subtitles | نحن ننظر لـ اللحم البشري كأنه قشر فاكهة,لـ يُعزل بعيداً |
Demek istediğim şey tam olarak, ham keten rengi, yumurta kabuğu, inci, kemik, navajo* gibi şeyler. | Open Subtitles | إنك تتحدث غالباً عن قشر البيض اللؤلؤ , العاج , النافوه |
Umarım sana bazen kavun kabuğu verirler. | Open Subtitles | أتمنّى حقاً أن يطعموك قشر البطيخ يوماً ما |
Bence yumurta kabuğu ağır basıyor yumuşak mavi rengine bir şey uydurmak zor. | Open Subtitles | بين قشر البيض و نعناع ناعم لأجل الجدران. معدتي تقول بأن قشر البيض يحاول بشدة لكن النعناع الناعم من الصعب مطابقته. |
Bu arada sonradan tartışma çıkmasın diye söylüyorum giyeceği elbise tam olarak beyaz değilmiş, yumurta kabuğu rengi. | Open Subtitles | و على فكرة حتى لا تُصبح هذه مُشكلة في مابعد الفستان الذي سترتديه تقنياً ليس أبيض انه بلون قشر البيض |
Turuncu kabuğu ve konyağı üzerinde. Ordövrler yenirken çırparım. | Open Subtitles | قشر البرتقال والبراندي في القبو سأسيط القشطة، خلال الدورة الأولى. |
Ben hamur yoğururken sen de lahanayı soy. | Open Subtitles | انت قشر الملفوف بينما اعجين العجين |
- Bu sabah bir deri daha bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا قشر أخرى هذا الصباح. |
Sadece lanet olası patatesleri veya başka bir şeyi soyun. | Open Subtitles | فقط قشر بعض البطاطس أو إفعل شيء آخر |
Yedinci devre arasında ayağa kalktığımda emektar Ryne Sandberg formamdan dökülen ekmek kırıntılarını fıstıkları, kabukları ya da şekerlemeleri yemek yok artık. | Open Subtitles | حينما أقف أثناء الشوط السابع لن يكون ثمّة فتات , قشر فول سوداني أو أوراق حلوى تسقط من على قميصي الصوفي |
Yumurtaya iki kere batırılmış üzerine portakal çeşnisi sürülmüş Fransız tostu. | Open Subtitles | قطعتي خبز محمص مغمسات مع رشة من قشر البرتقال |
- Hayır. Kepekli ve kokuyor. | Open Subtitles | - إنها مجرد قشر الشعر و الرائحه. |
Bu, babasının muz kabuğuna basıp düşmesi gibi birşey değil. | Open Subtitles | ذلك لا يعني أن أباه قد إنزلق على قشر الموز |
Ve lütfen muz kabuklarını yatak odasındaki çöp kutusuna atma. | Open Subtitles | ورجاءً لا تلقي قشر الموز بسلة مهملات غرفة النوم |
Şimdi hepimiz etrafında yumurta kabuklarının üzerinde yürüyormuş gibiyiz ha? | Open Subtitles | كُلنا نسير على قشر البيض حولك، نعم؟ "تَقصد مُعاملة خاصة" |
Hayır, muz kabuğunu niye buza koyasın? | Open Subtitles | لا، لماذا أنا من شأنه أن يضع قشر الموز على الجليد؟ |