Hoşlar, ama beni sıkıyorlar hep geçmişle ilgili bir hikayeleri oluyor. | Open Subtitles | إنّهما لطيفين، ولكنّهما يُشعراني بالضجر دائماً ما يتذكرّون قصصاً من الماضي |
Fakat Doğu Yakası'nda çok hikaye var. Sadece benimki değil. | Open Subtitles | لكن المنطقة الشرقيّة تخفي قصصاً كثيرة وليس قصتي فقط |
Burada hikâye uyduran bir tek benmişim gibi yapma. -Ne? | Open Subtitles | لا تتصرفي و كأنني الوحيد هنا الذي يحكي قصصاً مزيفه |
Daha iyi hikâyeleri, arabaları ve kaliteli yapımları var. | Open Subtitles | و لا يقدمون قصصاً جيده و لا ممثلين جيدين أو قيمه فينه عاليه |
Çocukken bana karanlık güçlerle savaşan büyük kahramanların hikâyelerini anlatırdın. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً، أخبرتني قصصاً عن أبطال عظماء حاربوا الظلام |
Bazı kenarlıklar daha kişisel bir doğanın hikayelerini anlatıyordu. | TED | تروي بعض الهوامش قصصاً ذات طابع شخصي أكثر. |
Yetimhanede, birbirimize ailelerimizi bulmakla ve bu tarz partilerle ilgili Masallar anlatırdık. | Open Subtitles | في الميتم كنا نروي قصصاً خرافية عن إيجاد عائلات وإقامة حفلات كهذه |
Bilirsin, kimse benden onları yatırmamı ya da onlara hikayeler okumamı istemiyor. | Open Subtitles | لا أحد يطلب مني ان أجعلهم ينامون او ان اقرأ لهم قصصاً |
Babam devamlı onunla ilgili hikâyeler anlatırdı harika bir deniz bilimcisi imiş. | Open Subtitles | كان أبي دائماً يحكي لي قصصاً عنها كيف كانت عالمة محيطات عظيمة |
En başından beri, insanların kazandıkları yeteneklerden bahsettikleri hikayeleri duyuyorsunuz. | Open Subtitles | من البداية تسمع قصصاً من أشخاصٍ عن القُدرات التى أكتسبوها. |
Hepimizin, anlatılmasını istemediğimiz hikayeleri olduğunu söylerken ne demek istedi? | Open Subtitles | ماذا قصدت بقولها أنّ لنا قصصاً لا نريدها أنْ تروى؟ |
Çünkü sen çocuk hikayeleri yazıyorsun, diğer herkesin ahmak olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل لأنك تكتب قصصاً للأطفال, فإنك تعتقد كل حولك أحمقاً؟ |
Muhteşem ve korkunç Kötü Kraliçe hakkında bir sürü hikaye duymuştum. | Open Subtitles | سمعت قصصاً عديدة عن الملكة الشرّيرة الفظيعة |
Büyürken babam bir yaratıkla ilgili hikaye anlatırdı. | Open Subtitles | أثناء نشأتي، كان يقصّ أبي عليّ قصصاً حول وحش. |
Her yaz, Lagos'ta, yazarlık seminerleri veriyorum. Ve, ne kadar çok insanın başvurduğu, ne kadar insanın yazmaya ve hikaye anlatmaya istekli olduğu, bana hayret veriyor. | TED | أقوم بتدريس ورش عمل عن الكتابة في لاغوس كل صيف. ومن المدهش بالنسبة لي هو عدد المتقدمين، كم من الناس توّاق للكتابة، ليحكوا قصصاً. |
Bu çorak topraklar hakkında bir sürü hikâye anlatılır. Şeytan... | Open Subtitles | ..الناس يخبرون قصصاً عديدة عن الأرض القاحلة : |
Savunma, jüri için hikâye yaratmaya kafayı takmış durumda ve avukatlar da dikkatleri gerçeğin üzerinden çekmek için bunu kullanıyor. | Open Subtitles | الدفاع مهووس بصنعِ قصصاً لأجل هيئة المحلّفين، ويقوم المحامون بالإهتمام بهذه القصص للفلت النظر عن الحقائق.. |
Yenilmez Galyalıyla ilgili bir sürü hikâye duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت قصصاً كثيرة عن الغول الذي لم يهزم |
Muhtemelen şu an güzel bir kamp ateşinin etrafına oturmuş hayalet hikâyeleri anlatıp marshmallow pişiriyorlardır. | Open Subtitles | نعم، من المحتمل أنهم جالسين حول نار المخيم الدافئة ،يروون قصصاً عن الأشباح .ويشوون المارشميلو |
Muhtemelen hepiniz, cinayet davalarında polise yardım eden medyumların hikâyelerini okumuşsunuzdur. | Open Subtitles | ربما على الأرجح ، قد قرأتم قصصاً حول الوسطاء الروحانيين الذين يساعدون الشرطة بحل قضايا القتل |
Saatler boyu benimle oturur, domuzlar gibi terleyerek konyak içer ve İrlanda Devrimi hikayelerini anlatırdı. | Open Subtitles | يجلس معي لساعات وهو يتعرق بشدة ويشرب البراندي ويحكي لي قصصاً عن الثورة الإيرلندية. |
Birisi bize Masallar anlatıyor ve biz de onu dinliyoruz! | Open Subtitles | ثم يبدأ شخص ما إخبارنا قصصاً ملفقة ونحن نستمع له! |
Bunlar gün yüzüne çıktıkça, insanlar arkalarında hep ayak izleri bıraktılar, bu ayak izleri de insanların kendilerini ifade etme anlarıyla ilgili hikayeler anlatıyor. | TED | ولأن هذا حدث، ظل الناس يتركون بصمات خلفهم، بصمات تروي قصصاً للحظات التعبير عن ذواتهم. |
Geçimini sağlamak için hikâyeler yazan ancak nerede duracağını bilemeyen bir adam. | Open Subtitles | الرجل الذي يخبر قصصاً من اجل الحياة لكن لايعرف ان يوقف ذلك |
Sen ilk değilsin. Sonunda sana da masal anlatacak. | Open Subtitles | أنت لست الأول ، إن عاجلاً أو آجلاً ، ستروى لك قصصاً |
Böyle öyküler duyduğumda, insanlar acaba ticaretin sadece iki ülke arasında yapıldığını mı sanıyorlar diye düşünürüm. | TED | فعندما أسمع قصصاً من ذلك القبيل، أُفكر فيما صوره الناس وهو أن التجارة تحدث بين بلدين فقط. |
Harika hikâyeleriniz vardır. | Open Subtitles | تملك قصصاً مذهلة |
Efendim, Dr. Townshend'in dediğine göre hastane hakkında harika hikayeleriniz varmış. | Open Subtitles | سيدي ، أخبرني الدكتور تاونزهند أن في جعبتك قصصاً رائعه عن المستشفى |
Erkek iş sahipleri ile çalışma ortamında çok farklı anlatılar duyuyorum ve bu farkın kadınlarda 20 sente mal olduğunu düşünüyorum. | TED | أسمع قصصاً مختلفة للغاية فيما يتعلق بالعمل مع أصحاب الأعمال من الذكور وأعتقد أن هذا الإختلاف يكلّف النساء 20 سنتاً مقابل كل دولار. |