İhtiyacınız olan bütün önemli Parçaları elde ettik. | Open Subtitles | حسناً، نحن لدينا الآن كل قطع الغيار التي نحتاجها. |
Uzun sefer boyunca ordu kölelerden arda kalan iyi durumdaki tüm Parçaları kullanmıştı. | Open Subtitles | أثناء الحملة الطويلة الجيش قد إستهلك كل قطع الغيار المحترمة من العبيد |
İlk başlarda ciddi yaralanmaların olduğu organlar için parçalar dizayn ettim. | Open Subtitles | في البداية كنت المبينة لتصميم وبناء... قطع الغيار لضحايا الإصابة كارثية. |
Ve aslında, biz bu şeylerle yedek parça üretebildiğimiz için makineler tam anlamıyla kendi kendilerini üretiyorlar. | TED | و في الحقيقة لانه بامكاننا صنع قطع الغيار باستخدام اشياء الماكينات بكل معنى الكلمه تصنعها بنفسها |
Düsseldorf demiryolu köprüsü için gidecek olan parçaların siparişini denetlemekle başlayacaksın işe. | Open Subtitles | سوف تبدأ بالإشراف على ترتيب ل قطع الغيار اللازمة لجسر السكة الحديدية دوسلدورف. |
Bu yedek parçalarla yapılabilecek tek şey bu. | Open Subtitles | إنه الشيء الوحيد الذي يمكن أن يؤثر بكل قطع الغيار هذه |
Tüm yedek parçalarımı itibarlı firmalardan alırım. | Open Subtitles | أنا أشتري كل قطع الغيار من شركات ذو سمعة طيبة |
15 yaşında yedek Parçaları satarak başladım. | Open Subtitles | كنت في سن الـ 15عندما بدأت بسرقة قطع الغيار منه |
Ve aslına bakarsanız gittikçe büyüyen insan vücudu yedek Parçaları depoları oluşuyor ve bu da işimizi zorlaştırıyor. | Open Subtitles | في الحقيقة أن هناك ترسانة موسعة من قطع الغيار المتوفرة لأجسادنا، لا تجعل الأشياء أسهل |
Bu arabaların tek ortak noktaları yeni Parçaları. | Open Subtitles | حسناً ، شئ واحد تشتركُ بهِ هذه السيارات هو قطع الغيار الجديدة |
Muhtemelen Parçaları için çünkü bir bütün olarak kimse onu istemez. | Open Subtitles | ربما ليبيع قطع الغيار فلا أحد يريدها كاملة |
Kenya gibi ülkelerde, sadece bir avuç otomotiv tedarikçisi var, ve bunlar elektrik donanımı, koltuk ve cam gibi Parçaları üretiyorlar. | TED | في بلدان مثل كينيا، يوجد عدد قليل من شركات تصنيع السيارات التي تصنع قطع الغيار مثل الأحزمة الكهربائية والمقاعد والزجاج. |
Yanlış parçalar yanlış şehire gitti. Herşey berbat oldu. | Open Subtitles | . لقد ذهبت قطع الغيار الخطأ إلى المدن الخاطئة . الأمور الآن خارجة عن السيطرة |
Gerekli parçalar ve işçilikle birlikte toplam 247,80 Dolar. | Open Subtitles | المبلغ 247.80 دولار نظير الجهد و قطع الغيار |
Eğer istediğimiz parçalar olsaydı burada küçük bir ekiple çalışıyor olmazdık. | Open Subtitles | ولو كان لدينا قطع الغيار اللازمة التي كُنّا نطلبها لما اضطررنا لإجراء بحث شبكي هيكلي متكامل هنا |
Okullara falan yedek parça ve kitler satmaya başladı. | TED | بدا فى بيع قطع الغيار الفائضة ، ومعداتٍ للمدارس و خلافه |
Bundan böyle yedek parça yok. | Open Subtitles | كما سبق وأن قلت لك لا مزيداً من قطع الغيار |
Bana parçaların gelmesi en az iki hafta sürer demişti. | Open Subtitles | أخبرني أنّها ستستغرق اسبوعَين على الأقلّ لإحضار قطع الغيار. |
Basitçe, yedek parçalarla dolu bir çantaya sahip olmak gibi. | Open Subtitles | كما لو أنّ لدييّ حقيبة من قطع الغيار. |
Benim yedek parçalarımı da sor. | Open Subtitles | أخبره عن قطع الغيار ! |
Çirkin görünümleri yüzünden Afrika düzlüklerinin palyaçoları oldukları ve uyumsuz parçalardan oluştukları söylenir. | Open Subtitles | صعبة المراس في المظهر تمّ دعوتهم بمهرجين السهول الأفريقية وهي حيوانات تمّ تجميها من لجنة قطع الغيار |
Onu tamir edebilirim, fakat yedek parçası elimde yok. | Open Subtitles | أستطيع إصلاح ذلك ولكن قطع الغيار ليست متوفرة |