Bu yapmak için yeterince güçlü olup olmadığımı bilmediğim bir büyü. | Open Subtitles | هذه هي التعويذة، لستُ أعلم ما إن كنتُ قويّة كفاية لتنفيذها أم لا. |
Sen yeterince güçlü olmayabilirsin. Ama belki beraber güçlüyüzdür. | Open Subtitles | قد لا تكونين قويّة كفاية لكنْ ربّما نحن قويّتان |
Bunca şeyi insanlar sana yeterince güçlü olmadığını söylesin diye yapmadın. | Open Subtitles | لم تصلي لذلك منصتةً لأناس يخبرونك بأنّك لست قويّة كفاية. |
Kendini ayıya dönüştürmek, kardeşlerini kurtaracak kadar güçlü olmanı mı sağlayacak? | Open Subtitles | تعتقدين أنّ تحويل نفسكِ إلى دبّ سيجعلكِ قويّة كفاية لإنقاذ إخوتك؟ |
Onu yenebilecek kadar güçlü olduğun hiç aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | أخطر ببالك قطّ أنّك ربّما تكونين قويّة كفاية لهزمه؟ |
Yüzlerce metre uzakta olsalar da bu bölgeden su çekerek doygunluğu azaltıp bu çöküşü yavaşlatacak kadar güçlüdürler. | Open Subtitles | حتى تلك التي تبعد 90 متراً تعتبر قويّة كفاية لسحب المياه من هذه المنطقة، وتنقيص التشبّع، وتقليص هذا الإنهيار. |
Pitou'ya doğru yadsıyıcı duygular rüzgarı esmeye başladı ki Pitou'yu bu kararına pişman edecek kadar güçlüydü. | Open Subtitles | "موجة من طاقة سلبية قدمت من موقع (بيتو) كانت قويّة كفاية لتندِّمها على قرارها" |
Bunu yapmak için yeterince güçlü olmadığımı mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | لا تعتقدين أنّي قويّة كفاية لأفعل هذا؟ |
Sara adına savaşmak için yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | إنّي لستُ قويّة كفاية للنضال من أجل (سارّة). |
Regina kendi mutlu sonuna ulaşamadı çünkü hikayesini yolunda tutmak için yeterince güçlü değildi. | Open Subtitles | لمْ تحظَ (ريجينا) بنهايتها السعيدة قطّ لأنّها لمْ تكن قويّة كفاية لتدع قصّتها تأخذ مجراها |
Ya yeterince güçlü kalamazsam? | Open Subtitles | ماذا إن لم أكن قويّة كفاية ؟ |
Jo yeterince güçlü değil Ric. | Open Subtitles | (جو) ليست قويّة كفاية يا (ريك). |
Daha küçük. Bağışıklık sistemi bizimkiler kadar güçlü değil. | Open Subtitles | إنّه صغير، والراجح أن مناعته ليست قويّة كفاية. |
Çünkü beni mutu eden tek şeyi elimden aldın çünkü kocanı terk edecek kadar güçlü değildin çünkü hastalandın ve bizi terk ettin çünkü hiç geri gelmedin. | Open Subtitles | لأنّك حرمتني من مصدر سعادتي، ولأنّك ما كنتِ قويّة كفاية لتهجري زوجك لأنّك مرضتِ وتركتِنا، ولأنّك لم تعودي. |
Çünkü beni mutu eden tek şeyi elimden aldın çünkü kocanı terk edecek kadar güçlü değildin çünkü hastalandın ve bizi terk ettin çünkü hiç geri gelmedin. | Open Subtitles | لأنّك حرمتني من مصدر سعادتي، ولأنّك ما كنتِ قويّة كفاية لتهجري زوجك لأنّك مرضتِ وتركتِنا، ولأنّك لم تعودي. |
Çünkü beni mutu eden tek şeyi elimden aldın çünkü kocanı terk edecek kadar güçlü değildin çünkü hastalandın ve bizi terk ettin çünkü hiç geri gelmedin. | Open Subtitles | لأنّك حرمتني من مصدر سعادتي، ولأنّك ما كنتِ قويّة كفاية لتهجري زوجك لأنّك مرضتِ وتركتِنا، ولأنّك لم تعودي. |
Umarım bir gün bu tarz kararları tek başına alabilecek kadar güçlü olursun. | Open Subtitles | أرجو أنْ تصبحي ذات يوم قويّة كفاية لاتّخاذ قرارات كهذا بنفسك |
Bozukluklarım vurdukları zaman ciddi anlamda yaralayacak kadar güçlüdürler. | Open Subtitles | "مجموعة عملاتي قويّة كفاية بحيث لا يفلت أحد ضُرب بها بدون ضررٍ" |
...Freya onu kurtaracak kadar güçlüydü. | Open Subtitles | أو أن (فريا) قويّة كفاية لإنقاذه. |