Gün boyunca gördüklerini unutturacak kadar güçlü bir şey. | Open Subtitles | إنه قوي كفاية ليساعدك على نسيان ما رأيته خلال اليوم |
Gün boyunca gördüklerini unutturacak kadar güçlü bir şey. | Open Subtitles | إنه قوي كفاية ليساعدك على نسيان ما رأيته خلال اليوم |
Bilinmeyen Şahsımız 60'ına yakınsa kızı uzun süre karşı koyamadan taşıyacak kadar güçlü olmalı. | Open Subtitles | ان كان عمر الجاني قريبا من 60 لا بد انه قوي كفاية ليحملها لفترة طويلة بدون ان تقاوم |
Işın tedavisine başlayıp kemoterapi için yeterince güçlü olup olmadığını görebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع البدء بالعلاج الأشعاعي وسوف نعرف إذا كنت قوي كفاية للعلاج الكيمائي |
Ama sıradaki için yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | ولكنّي لست قوي كفاية لأي شيء سيتبع لاحقاً |
Evet ama şeytanlar onlara istediklerini yaptıracak kadar güçlüdür değil mi? | Open Subtitles | ...لكن الكائن الشيطاني قوي كفاية ليفعل بهن ما يريد، أليس كذلك ؟ |
Tüttürmeye yetecek kadar güçlü, tam iğneden korkan beyaz varoş çocuklarına göre bir mal. | Open Subtitles | أعني، هذا النقاء لم أره من قبل في الشوارع قوي كفاية حتـّى للتدخين |
Sevgilisi onun boynunu kıracak kadar güçlü, tamam mı? | Open Subtitles | إن حبيبها هو قوي كفاية لكسر رقبتها, حسناً؟ |
Pek tabii ki Tanrılar Ragnar'ı yenebilecek kadar güçlü olan kişiyi hakkıyla ödüllendirecektir. | Open Subtitles | واثق أن الآلهة ستكافئ ببزخ أي شخص قوي كفاية لقتله. |
Öncelikle zaman yolculuğunun inceliklerini hesaplayacak kadar güçlü bir bilgisayar lazım. | Open Subtitles | حسناً، نحتاج أولاً لكمبيوتر قوي كفاية لحساب معادلات السفر عبر الزمن المعقدة |
Ama durumu bizim lehimize çevirecek kadar güçlü bir adamlarını tanıyorum. | Open Subtitles | ولكنني أعرف رجلاً قوي كفاية ليقلب المسار لصالحنا |
Ses dalgalarını kubbeye ulaştıracak kadar güçlü bir verici. | Open Subtitles | شيء قوي كفاية لتضخيم الصوت حتى تستطيع القبة أن تتلقاه |
Annesine karşı çıkacak kadar güçlü mü sence? | Open Subtitles | أتعتقدين أنه قوي كفاية كي يقف في وجه أمه؟ |
Dr. Frost Köprüyü geçecek kadar güçlü olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | د.فروست يؤمن بأنه قوي كفاية ليعبر الجسر. |
Ve bunun insanları bu dinamiklere çekecek kadar güçlü olduğunu görüyoruz, insanları aynı yerel iş çevresine itiyor, büyük sadakat ve bağlılık oluşturuyor, ve anlamlı bir geliri, eğlenceyi ve bağlılığı iş çevrelerine taşıyabiliyor. | TED | وهذا قوي كفاية لنرى إنه يربط الناس بهذه الديناميكيات يرجعهم إلى نفس الأعمال التجارية المحلية يصنع ولاء كبير ، يصنع إرتباط وقادر على جلب عائدات مجدية و متعة و إرتباط للأعمال |
Bedeninin yeterince güçlü olup olmadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم، إن جسده قوي كفاية حسنٌ |
Eğer bunu yaparsa geçen seferki gibi olmayacağına dair söz vermiştik ve ben onun yeterince güçlü olduğunu sanmıyorum ve ben... | Open Subtitles | إتفقنا بأنه إن فعل هذا لن يصبح كالمرة السابقة, و لا أعتقد بأنه قوي كفاية و أنا... |
Tutmak için yeterince güçlü olabilir. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا ، قد يكون قوي كفاية ليصمد |
Gerçekten yeterince güçlü olmadığını düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا حقاً لا أظن أنك قوي كفاية ! لا أظن |
Lanet bir gergedanı durduracak kadar güçlüdür. | Open Subtitles | قوي كفاية لإيقاف كركدن لعين ؟ |