Bir kayıt, kaset veya CD olarak bilinen antika nesnede çok fazla bilgi vardı. | TED | كانت تحوي الكثير من البيانات المسجلة، أو استخدام شريط كاسيت، أو استخدام الشيء العتيق المعروف باسم، سي دي. |
Prometheus'ta ışınlama teknolojisi var. Işınlama teknolojisi vardı. | Open Subtitles | كانت تحوي تقنية نقل بالشعاع بغضّ النظر عن ماهيّتها |
Finn'in çuvalında 3,5 kilo altın vardı. Bugünkü değeriyle 78.400 dolar. | Open Subtitles | حقيبة فينس كانت تحوي 120 أونصة من الذهب وما يعادل 78.400 دولار في العملات اليوم |
Japonların kontrolünde 20 bin sivil vardı. | Open Subtitles | وفي سيطرة اليابانيين كانت تحوي الجزيرة 200ألف من المواطنين |
2008 yılında Afganistan'daki İngiliz elçiliği 350 kişiden oluşuyordu ve içlerinde Afganistan'ın ana dili olan Dari'yi iyi derecede konuşabilen sadece üç kişi vardı. | TED | ويذكر ان السفارة البريطانية في أفغانستان في عام 2008 كانت تحوي 350 موظفاً فقط ثلاثة منهم كانوا يتحدثون لغة الداري والتي هي اللغة الرئيسية في أفغانستان |
2002'de senatör Tom Daschle'in ofisine gönderilen mektupta 2 gram saf şarbon vardı etkili biçimde yayılırsa 25 milyon insanı öldürmeye yeter de artar. | Open Subtitles | الرسالة التي ارسلت الى مكتب السيناتور توم داشيل في 2002 كانت تحوي على 2 غرام من الابواغ الصافية وهي كافية لقتل 25 مليون شخص ان وزعت بكفاءة |
Hepsinde antifiriz kalıntısı vardı. | Open Subtitles | وكلها كانت تحوي ىثار من مضاد التجمد |
56 kat falan vardı, değil mi? | Open Subtitles | كانت تحوي 56 طبقة |
Her birinde Mezarcı'nın kurbanlarından vardı. | Open Subtitles | ( كل قطعة من هذه كانت تحوي أحد ضحاياه ( حافر القبور |
İki kişi taşıyacak kadar sihri vardı. | Open Subtitles | كانت تحوي سحراً كافياً لنقل شخصَين... |