bir zamanlar verimli bir iş geçmişimizin onuruna konuyu bir daha konuşalım. | Open Subtitles | لشرف علاقتنا التي كانت كانت ذات مرة مثمرة لنصلح الأمور من جديد |
bir zamanlar bundan iki katı çirkin olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق انها كانت ذات مرة ضعف تلك البغيضة |
Eski dünyaya ait olan bütün o bilgi bir zamanlar bu mermer duvarlarin arasindaydi. | Open Subtitles | جميع المعارف في العالم القديم كانت ذات مرة داخل هذه الجدران الرخامية. |
Şu anda koyu kırmızı renkte olan bu toz, bir zamanlar damarlarınızda akacak kadar parlaktı. | Open Subtitles | هذا المسحوق , والآن لون الدماء القاتمة والتي كانت ذات مرة فاتحة كالدماء التي تجري في عروقكم |
Bu kireçtaşlı tepeler bir zamanlar okyanus dibindeydi. | Open Subtitles | هذه التلال الكلسية كانت ذات مرة عند قاع المحيط |
Venedik'in bir zamanlar ihtişamlı güzel, değerli bir inci olduğu hakkında. | Open Subtitles | يتحدث عن أن البندقية قد كانت ذات مرة الحقيقة الأكثر عظمة, لؤلؤة متميزة جدا. |
Demek istediğim bir zamanlar bakireydi. Ve şimdi fahişe oldu. | Open Subtitles | لقد كانت ذات مرة, عفيفة, أما الآن فهي باغية |
Aslında, onlar, bir zamanlar Afrika'da çok başarılı olan bir grup primatın son hayatta kalan türü. | Open Subtitles | انهم، في الحقيقة، الأنواع المتبقية الأخيرة لمجموعة من الرئيسيات التي كانت ذات مرة الأكثر نجاحاً في أفريقيا. |
bir zamanlar dünyanın en güçlüsü olan ülkenin en güçlü ikinci adam. | Open Subtitles | ثاني أقوى رجل في دولة كانت ذات مرة الأقوى في العالم. |
Yasak bölge bir zamanlar cennetti. | Open Subtitles | المنطقة المحظورة كانت ذات مرة جنة أرضية |
Neden? Yasak Bölge bir zamanlar cennetti. | Open Subtitles | النمطقة المحظورة كانت ذات مرة جنة أرضية |
Fiziksel olarak geriye kalan, bu çürümüs bu birkaç raf, belki de bir zamanlar bir depo olarak kullanilmistir. | Open Subtitles | هذهالرفوفالقليلةالمتهرأة... من المجح انها كانت ذات مرة في قبو... غرفة تخزين... |
Pekala... Bu bir zamanlar antik bir silah parçasıydı. | Open Subtitles | حسناً، هذه كانت ذات مرة قطعة لسلاح قديم |
Hem de kaderin bir cilvesi olarak, kız bir zamanlar Sally'nin metresiymiş. | Open Subtitles | والتي تنال هذا المصير، كانت ذات مرة خليلة لـ(سالي بوي) |
Şimdi garip görünüyor ama, Hollanda'da, lale soğanları bir zamanlar ev kadar değerliydi. | Open Subtitles | الأمر يبدو غريباً الآن، لكن في (هولندا) مصابيح الزنبق كانت ذات مرة بقيمة المنازل |
bir zamanlar. Cinsiyet değiştirmiş. Ne? | Open Subtitles | كانت ذات مرة هي متحولة جنسية |