Evet, izlediğim bir bölümde adamın kıçında bir bomba vardı. | Open Subtitles | الحلقه الوحيده التي شاهدتها كان فيها قنبله في مؤخرة رجل |
Tanımadığımız organizmaların keşfinin bizleri dehşete düşürdüğü dönemler vardı, çok uzun zaman önce değildi bu. | TED | كان هناك زمن ليس ببعيد كان فيها اكتشاف كائنات غير معروفة شيء يثير الرعب فينا. |
Ben suya girmeden önce içinde bir kaç sinek vardı. | Open Subtitles | بعضا من هذا الذباب كان فيها قبلما انزل اليها |
Fethedilen generallerin, kendi kılıçları üstüne düşme haysiyeti olduğu o günler gözümde tütüyor. | Open Subtitles | أنا أشتاق للأيام التى كان فيها الجنرالات لديهم الشعور الجيد للسقوط على سيوفهم |
Grubumun şimdiye kadar üzerinde çalıştığı tüm projelerin milyonlarca kullanıcısı olduğu için, bu projeyle son derece hızlı bir şekilde çevirebileceğimizi düşünüyoruz. | TED | بما ان جميع المشاريع التي عملت فيها مجموعتي ,كان فيها مليون مستخدم, نأمل ان نستطيع الترجمة بشكل سريع جداً بهذا المشروع |
Ama o sayfaları arayabilirim ve baban hakkında... başka ne bulabileceğimize bakarız. | Open Subtitles | لكنْ بإمكاني البحث عنها ورؤية ما إذا كان فيها المزيد عن والدك |
Bir sürü tatil çizelgesi falan vardı. | Open Subtitles | كان فيها الكثير من برامج العطلات المملة وما شابه |
O kiraladığım steyşının kocaman bardak koyma yerleri vardı. | Open Subtitles | تلك السيارة كان فيها أكبر حاملة أكواب على الإطلاق |
Bir türü yeniden yaratmaya yetecek kadar Nano-gen vardı. | Open Subtitles | كان فيها ما يكفي من الجينات الدقيقة،لتعديلجنسٍكامل. |
İyili kötülü 6 yılı beraber geçirdik ama sevdiğim çok şey vardı. | Open Subtitles | لا بأس، قضينا 6 سنوات شاقة معاً، لكن كان فيها الكثير من الأجزاء التي أحببتها |
Benim de sevdiğm çok şey vardı. | Open Subtitles | كان فيها الكثير من الأجزاء التي أحببتها أيضاً |
Şehirde İsrail ordusu havaalanı vardı. | Open Subtitles | كان فيها ميدان هبوط لقوات الدفاع الإسرائيلي |
Sanırım karınca vardı. Yani şimdi, götümde karınca var. | Open Subtitles | و أعتقد أنه كان فيها بعض النمل لذا فأنا الآن, حرفيا, أحمل النمل في بنطالي |
Jameson'ın mülklerden biri olan, son baktığımız evin orada bir park vardı. | Open Subtitles | آخر شقة رأينها, واحدة من ممتلكات جيمسون كان فيها حديقة |
Ama karar defterini yukarıdaki kütüphanede buldum ve içinde doktorun, hastaları o berbat görünümlü sıvıyı içmeye zorluyormuşçasına birkaç fotoğraf vardı. | Open Subtitles | لكني وجدث ذلك في كتيب في المكتبه في الطابق العلوي, و كان فيها صورة للدكتور يجبر المرضى على شرب سائل بشع المنظر |
Lord'un, komşularını ağırlamaktan mutlu olduğu son gündü, eski günlerdeki gibi. | Open Subtitles | فهو كان آخر مره كان فيها اللورد كان سعيداً بإستضافة جيرانه كالسابق |
Hayatımın karardığını hissettiğim bu zamanımda her şeyin çok daha parlak olduğu zamanları düşünmekten kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | كلما شعرت أن حياتي مظلمة, لا يمكنني فعل شيء سوى التفكير في الأيام التي كان فيها كل شيء ملئ بالإشراق |
Ellis ve Tucker'ın dağda olduğu sırada herhangi bir ölüm kazası rapor edilmemiş. | Open Subtitles | لا يوجد اي حالات وفيات في هذه الفتره التي كان فيها أليز و توكر فيها بالجبل |
Çocuğun 15 yıllık ömrünün sizin gözetiminizde olduğu son bir senesinde ne çeşit bir ebeveyn imajı çizdiğinizi söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | في عام من أعوام الطفل الخمسة عشر... والتي كان فيها تحت وصايتك.. ما نوع الهيئة الأبوية التي تقول أنك كنتَها؟ |
! ama Makishima'nın olduğu hava aracı sanırım kaza yapmış. | Open Subtitles | لم يتمّ تأكيد هذا، ولكن طائرة النقل الذي كان فيها ماكيشما يبدو بأنّها تحطّمت. |
ve şu yağ damlacıklarının bazıları , dışarıdan kimyasallar alarak büyümelerini sağlayan özel bir kimyasal kombinasyon içermekteydi. | TED | وبعض من قطرات النفط تلك كان فيها تركيبٌ كيميائي معيّن سمحت لها بمواد كيميائية من الخارج م |
Kültürel devrime öncülük etti ki orada Caruso ve Bessie Smith gibi sanatçılar eşit koşullardaydı. | TED | لقد قادت ثورة ثقافبة كان فيها فنانين من امثال كاروسو وبيسي سميث على قدم المساواة. |