| Evet, vücutları daha büyük, ama bir çoğu da küçük. Ama bizim ilgilendiğimiz, ne kadar sürede bu hale geldikleri. | TED | نعم, الديناصورات الديناصورات تمتعت بأجساد كبيرة, لكن أعداد كبيرة منها كانت صغيرة, لكننا مهتمين بالوقت الذي استغرقته لتصل لحجمها ذاك. |
| Ve buradan gitmesi çok cesaret isteyen bir işti. | Open Subtitles | وربما أنك لا تريد ان تسمع هذا, واكن استلزم الأمر شجاعة كبيرة منها لكى ترحل من هنا |
| Kız kardeşim bir süre önce bana bir kavanoz almış. | Open Subtitles | لقد أحضرت لى أختى علبة كبيرة منها منذ فترة |
| Kız kardeşim bir süre önce bana bir kavanoz almış. | Open Subtitles | لقد أحضرت لى أختى علبة كبيرة منها منذ فترة |
| Bu doğru olabilir, birçok yıldız veya yıldızların büyük bir kesimi öylece yokoluyor. | Open Subtitles | قد يكون صحيحاً أن تختفي معظم النجوم أو مجموعة كبيرة منها |
| Hemen şimdi bir tomar alacağım... hemen gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب الأن لأحضر حزمة كبيرة منها.. ها أنا ذاهب |
| Bacağın biri ondan kocaman bir ısırık almış gibi hissettiriyor. | Open Subtitles | رجلك تبدو وكأن احدا قام بأخذ قضمة كبيرة منها |
| bir tomar ilan bagajında duruyor. | Open Subtitles | رأيت كومة كبيرة منها مركونة في صندوق سيارتك |
| Meclis üyesi, bildiğiniz üzere bir birliktelik platformu yürütüyorum ama şehir bu kadar ayrımcılığı körükleyen şekilde bölgelere ayrılmışken birliktelikten bahsetmek zor oluyor. | Open Subtitles | لكن يصعب اتحاد المدينة في ظل بقاء منطقة كبيرة منها حصرية لفئة معينة. |
| Şunu söyleyeyim ki... ben, yani, tüm Versace tasarımlarını bilirim ve eğer bana... bana şans verirseniz, bilirsiniz, şeylerinizi öyle bir satarım ki. | Open Subtitles | دعيني أقول أنني حقا لدي خبرة بملابس "فيرزاتشي" ولو تعطيني الفرصة فقط، أعلم أنني أستطيع أن أبيع كمية كبيرة منها |
| Onun aptalca bir davranışı daha! Bırakın da, beni bulmaya çalışsın. | Open Subtitles | . ستكون حماقة كبيرة منها ، دعها تحاول |
| Sana da büyük bir parça bırakırım. | Open Subtitles | يمكن أن أنحت لك قطعة كبيرة منها |
| Her bir karışı tabakta hindi gibi açıkta. | Open Subtitles | مساحة كبيرة منها خارجة كاللحم على الطبق |
| Büyük bir yığının içine düşmüş. | Open Subtitles | لقد سقَطَت على كميّة كبيرة منها. |
| Bu çok büyük bir taş. Üstelik hiç bozulmamış. | Open Subtitles | هذه واحدة كبيرة منها |
| Eşin yüklü bir envanterle geziniyormuş. | Open Subtitles | لقد كانت تنقل كمية كبيرة منها |
| - Belki de bir şefkat söz konusudur Belly. | Open Subtitles | ربّما إشفاقاً يا (بيلي) نعم، هذا براعة كبيرة منها |
| Eminim Draper büyük bir müşterinin peşinde. | Open Subtitles | أراهن بأن (درايبر) يطبخ طبخة كبيرة منها |
| Büyük bir parça düşerdi. | Open Subtitles | فجأة! تسقط كتلة كبيرة منها. |
| Tony'nin güçlü olduğu... ama bir sürü kararsız seçmenin de olduğu... siyahi bölgeler var. | Open Subtitles | لدينا فطورٌ متأخّر في منطقة من الطبقة الوسطى والتي تدعم (توني) لكن شريحة كبيرة منها لم تقرّر أعتقد أن لدينا فرصة لأخذ بعض الأصوات... |