Bir insanı çekecek kadar büyük herhangi bir şey yok, | Open Subtitles | لا يوجد شيء كبير بما فيه الكفاية لسحب أي شخص |
Bir Amerikan senatörü olarak görevine devam mı edeceğini yoksa kariyerinin ortadan mı kalkacağını tayin edecek kadar büyük. | Open Subtitles | كبير بما يكفي لصنعِ الفارق بين إستمرارية مهامك كعضو مجلس شيوخ في الولايات المتحدة، أو تقليص مهنتك إلى العدم. |
Onun katlandığı acıları silmeye yetecek kadar büyük bir ev yok. | TED | لا يوجد منزل كبير بما فيه الكفاية لمحو الألم الذي كان على جدتي الكبيرة تحمله. |
Ve eminim hiç bir yuva olamaz beni içine alacak kadar büyük | Open Subtitles | وانا متأكدة أنه لا يوجد عش كبير بما يكفى لى |
Nihayet Ralph'ın kendi seçimlerini yapacak yaşa geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم بأن رالف كبير بما فيه الكفاية ليتخذ قراراته بنفسه |
Kendi kararlarını verecek yaşa geldiğini sanmıştım. | Open Subtitles | ظننته كبير بما يكفي ليتخذ قرارته بنفسه |
Burası herkesin kendi özel evrenine sahip olacağı kadar büyük bir yer. | Open Subtitles | المكان هنا كبير بما فيه الكفاية ليجد كل واحد عالمه الخاص |
Algılayıcılara yakalanacak kadar büyük bir şey yaklaşıyor. | Open Subtitles | أيّ شئ كبير بما فيه الكفاية لوضعه من يدخل من الأشجار. |
Büyük biri... muhtemelen giydiğiniz o yelekleri delecek kadar büyük. | Open Subtitles | هو كبير كبير بما فيه الكفاية من المحتمل للمرور تلك الصداري المضادة للرّصاص تلبس. |
Kafanı sığdırabileceğin kadar büyük kurşun geçirmez prezervatif yapmalılar. | Open Subtitles | ربما ينبغي أن يخترعوا واقي ذكري ضد الرصاص كبير بما يكفى لتلبسة على رأسك |
Hatalı olduğumda bunu kabul edebilecek kadar büyük bir adamım. Buna dayandığın için memnunum. | Open Subtitles | أنا رجل كبير بما فيه الكفايه للإعتراف انى مخطئ ,انا سعيد لأنك ظللت على هذا |
Yüzün o kadar makyajı tutacak kadar büyük değil. | Open Subtitles | وجهك ليس كبير بما فيه الكفاية لحمل ذلك الميكياج الكثير. |
Tetik çekecek kadar büyük ama. | Open Subtitles | لكنه كبير بما فيه الكفاية لسحب زناد مسدس. |
Onu ve kanepesini çıkaracak kadar büyük bir kapı yok. | Open Subtitles | ليس هناك باب كبير بما فيه الكفاية للحُصُول عليها والأريكةِ خلال. |
Ben Vince 'in bana onu alabilecek kadar büyük bir yıldız olmasını dilemiştim | Open Subtitles | -أجل، لكن تمنيته أن يصبح نجم كبير بما يكفي ليستطيع شراء واحدة لي |
Her biri canavarın sığabileceği kadar büyük. | Open Subtitles | وكلّ واحدِ منها كبير .بما فيه الكفاية ليتسع للمخلوق |
Brandon onu tanımlayacak kadar büyük. | Open Subtitles | براندن كبير بما فيه الكفايه ليستطيع التعرف عليه |
- İki yemeğe yetecek kadar büyük. | Open Subtitles | هذا الشيئ كبير بما يكفي ليكون غدائنا جميعاً |