Bu kadar çok ilişkinin olması kavgaları kaçınılmaz kılar. | TED | كثرة هذه العلاقات تجعل الشجارات أمرا لا مفر منه. |
Sanırım burada neden bu kadar çok aptal insan olduğu ortada. | Open Subtitles | وكما أظن فهذا يفسر كثرة الأغبياء هنا بالجوار |
Susuz beyinde artan antidiüretik hormonun aksine, aşırı nemli beyin, suyu kana karıştırmak için yavaşlar, ya da durabilir. | TED | عندما يصل الجفاف الى الدماغ يفرز هرمون منع ادرار البول كثرة المياه قد تبطئ عمل الدماغ او توقفه مفرزاً |
O zaman orada öylece duracaksın rakibin aşırı yumruk atmadan bitkin düsene kadar. | Open Subtitles | سوف تقف هناك حتى يتعب منافسك من كثرة لكماته. |
Para saymaktan ellerime kramplar girdi... onun için cevap: "Çok fazla". | Open Subtitles | إن يداي تؤلماني من كثرة العد و لكنني سأقول كثيراً جداً |
Bugün, Çok fazla bilginin aktığı zamanlarda yaşıyoruz, büyük veri, vücutlarımızda dolaşan bir sürü bilgi. | TED | حاليًا نحن نعيش في زمن كثرة المعلومات بيانات ضخمة ومعلومات لامتناهية عن أمور داخل أجسادنا |
Bu fotoğraf yapan alet senin bu kadar çok konuşmanı engeller mi? | Open Subtitles | هل بوسع هذه الصورة أن تمنعك عن كثرة ثرثرتك ؟ |
Ayakta izledim. O kadar çok güldüm ki karnım ağrıyor. Cidden. | Open Subtitles | لقد كنت اقف هناك و قد تعبت من كثرة الضحك |
Çocuklarımızdan ne kadar çok saklandığımız konusunda endişelenmeli miyiz? | Open Subtitles | ألا يجب أن نقلق من كثرة ما نخفيه عن أولادنا؟ |
Çünkü kurtulamayacakları kadar çok fazla ölü vardı. | Open Subtitles | بسبب كثرة الجثث وصعوبة التخلص منها |
Sanırım .. Buraya o kadar çok geliyorum ki beni bir garson zannettiler. | Open Subtitles | أعتقد, بسبب كثرة مجيئ الى هنا.. |
Sanırım .. Buraya o kadar çok geliyorum ki beni bir garson zannettiler. | Open Subtitles | أعتقد, بسبب كثرة مجيئ الى هنا.. |
Beynin aşırı alkol tüketiminden veya yetersiz beslenmeden dolayı hasar görmesi. Bu durumda sanırım sebep ikincisi. | Open Subtitles | مخها تدمر بسبب كثرة الشرب أو نظام غذائي سئ، واضح أنه السبب الثاني |
Belki de beynin aşırı paylaşmaktan bitap düşmüştür. | Open Subtitles | ربما عقلك قد سئم من كثرة كتابتك على تلك المدونة. |
Bir zamanlar, buradaki tek sorunumuz Doğu Londra'dan gelen aşırı hevesli çiçekçilerdi. | Open Subtitles | كان يا مكان ، المشكلة الوحيدة التي واجهناها ، هي كثرة بائعات الأزهار أزهار يا سيدي؟ |
Bu adamın göğüs kafesinde aşırı sigaraya bağIı belirtiler var. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه تندب في الصدر بسبب كثرة التدخين |
aşırı yemek yemesinden dolayı mide asidinin artmasıyla oluşmuş. | Open Subtitles | نتيجة لزيادة في الحوامض بسبب كثرة الأكل؟ |
Bu durumda felç olma durumu, Çok fazla seçeneğin olmasının bir sonucudur. | TED | إذاً العجز عن اتخاذ القرار أحد عواقب كثرة الخيارات. |
Çok fazla demir. Demir depolama hastalığı olabilir. | Open Subtitles | كثرة الحديد، قد تكون نسبة الحديد عالية بالدم هذا وراثي |
Çok fazla mala vurdum diye mi? | Open Subtitles | هل هو بسبب كثرة النساء الذي حصلت عليهم ؟ |
Belki de başkalarının seni algılayışına Çok fazla odaklanmış durumdasın bu da kim olduğunu sana unutturuyor. | Open Subtitles | ربما من كثرة تركيزك على كيفية تصورك الناس لكي لم تعودي تعرفي نفسك |
Tüm saygımla efendim, muhtemelen sarhoş ve Çok fazla tavuk yemekten dolayı yiyecek komasında. | Open Subtitles | مع احترامي, سيدي غالباً هي سكرانه و في غيبوبة اكل بسبب كثرة الدجاج المقلي |