İnsanları caddelerde, TV'de veya şimdi olduğu gibi evde bilgisayarınızda görmediğinizde dünyanın ne kadar sıkıcı olacağını düşünün. | TED | تخيل كم سيصبح عالمنا مملاَ، من دون رؤية أي أحد في الشارع، ولا في التلفاز، ولا في المنزل على حاسوبك كحالتك الآن. |
Sizinki gibi vakalar yüzünden Metropolis'ten ayrıldım. | Open Subtitles | الحالات كحالتك هي التي أقنعتني بهجر متروبوليس |
Seninki gibi ender vakalarda gonadal hermafroditizme yol açabilir. | Open Subtitles | , و في حالة نادرة كحالتك الحالة قد تتطور إلى تخنيث |
Sizin gibi hastalarım oldu, ve hepsini tedavi ettim. | Open Subtitles | لقد مرت على عدة حالات كحالتك ولقد شفيتهم جميعا |
Belli ki seninki gibi bazı başarısızlıklar olacak. | Open Subtitles | من الواضح أنه سيكون هنالك بعض الإخفاقات كحالتك |
Seninki gibi bir vakayla henüz denenmedi. | Open Subtitles | عموما هي لم تستخدم في حالات كحالتك |
Seninki gibi durumlarda sorun üzerinde çok fazla kafa yormamak önemsiz ayrıntılara takılmaktan çok daha verimli sonuçlar almayı sağlar. | Open Subtitles | في حالات كحالتك يكون تناسي المشكلة أفضل |
Elimde senin gibi 40.000 kişiyle ilgili raporlar var. | Open Subtitles | لدي 40 ألف حالة للدراسة كحالتك تماماً |
o durumda tu denir, sen ve Sebastian örneğinde olduğu gibi. | Open Subtitles | كحالتك انت و سيباستيان |
Seninki gibi durumlarda o kadar sıradışı değil. | Open Subtitles | وهذا أمر شائع في حالات كحالتك |
- Evet. Hope Zion'a daha önce senin gibi bir hasta gelmedi Glen. | Open Subtitles | .لم ترى(هوب زايون)مريض كحالتك من قبل,جلن |