"كرسيّ" - Traduction Arabe en Turc

    • sandalye
        
    • sandalyede
        
    • sandalyeye
        
    • sandalyedeki
        
    • koltuğa
        
    • koltuğu
        
    • koltuğum
        
    • koltuğunu
        
    • sandalyesi
        
    • Sandalyeme
        
    • sandalyemi
        
    • sandalyeden
        
    • sandalyesinde
        
    • sandalyeyi
        
    sandalye üzerinde ve yan odada babamın sızlamasını dinleyerek uyuyordum. Open Subtitles أنام على كرسيّ وأصغي إلى أبي يبكي بالغرفة المجاورة
    - Bir sandalye çek ya da kâğıt öğütücüye otur. Open Subtitles - بالطبع، اسحب كرسيّ واجلس. أو اجلس على فرامة الورق.
    Adaya gelmeden dört yılınıö tekerlekli sandalyede geçirdiğini, ve nasıl sona erdiğini biliyorum. Open Subtitles أعرف أنّك قضيّت الـ4 سنوات الأخيرة قبل وصولك للجزيرة على كرسيّ متحرّك و أعرف كيف انتهى الأمر
    Tekerlekli sandalyeye bağlı olmak zor olmalı. Open Subtitles لابدّ أنه من الصعب عليكِ عيشه على كرسيّ معوقين
    Tekerlekli sandalyedeki bir ihtiyarmiş. Open Subtitles رجل مسنّ على كرسيّ مدولب.
    Merak etme..tekerlekli sandalye olmayacak benim sonum Open Subtitles شكراً لقلقك ولا تقلق لن ينتهي بي الأمر على كرسيّ معوقين
    Seni zapt etmek için güçlendirilmiş çelik sandalye de var. Ve bir de... Open Subtitles و ثمّة كرسيّ مُعزز بالأصفاد الحديدية وما إلى ذلك
    Pencerenin yanında sallanan bir sandalye vardı bazen gecenin bir vakti uyanırdın ben de seni sımsıkı tutar seni sallardım sonra sen yağan yağmuru izler tekrar uykuna geri dönerdin. Open Subtitles كان هناك كرسيّ هزاز بجوار النافذة.. وأحيانًا كنتِ تستيقظين بمنتصف الليل، فأحملكِ.. وأهزكِ وكنتِ تنظرين إلى المطر و..
    Tüm gün topluklularıma yürümek zorunda kaldım. Oysa sen sandalyede oturup oradan oraya gidiyorsun. Open Subtitles إنني مضطّرة للسير طوال اليوم بحذاء ذو كعب عالي، وأنت تجلس على كرسيّ
    Tekerlekli sandalyede oturan biriyle tanıştığımda ayakkabılarının altını kontrol ederim. Open Subtitles حين أقابل شخصاً مقعداً على كرسيّ مدولب أتحقق من السطح السفلي لحذائه
    Devamlı bir müşterim vardı 92 yaşında, tekerlekli sandalyede. Open Subtitles بوسعه أن يسمع ما تقولينه له كانلديّزبوندائم.. يبلغ 92 عاماً ، على كرسيّ متحرك
    Zaten tekerlekli sandalyeye mahkummuş. Open Subtitles لكنّه مناضل، لقد كان الضحيّة مسبقاً في كرسيّ متحرّك
    Ceketini çıkarttıktan sonra çok dikkatlice katlayıp sandalyeye koyardı. Open Subtitles كان يخلع سترته ويطويها بعناية ثمّ يضعها على كرسيّ
    Hey, Susie şu anda tekerlekli sandalyedeki bir adamla mı konuşuyorum? Evet. Open Subtitles -سوزي)، أأكلّم رجلاً على كرسيّ متحرّك الآن؟
    En sevdiğim koltuğa oturacak ve her sayfayı okuyacağım. Open Subtitles سوف أجلس على كرسيّ المفضل و اقرأ كل صفحة
    ..bahçeyi seyrederdi. Pencerenin yanında özel bir koltuğu vardı. Open Subtitles و كانت تنظر إلى الحديقة حتى أنّها كانت تجلس على كرسيّ معيّن دائما
    Benim kahrolası koltuğum! Open Subtitles هذا كرسيّ اللعين هي تقوم ببيعه؟
    "Diğer şeylerin yanı sıra, buhar gücüyle çalışan berber koltuğunu icat eden kişidir." Open Subtitles من بين أمور اخرى، كانت صاحبة براءة إختراع كرسيّ الحلاقة البخاري
    Çok havalı. Çantamın bile sandalyesi var. Open Subtitles مذهل للغاية، حتّى حقيبتي لها كرسيّ.
    Sandalyeme, ışığıma ve tükürük emicime ihtiyacım var. Open Subtitles أحتاج كرسيّ وإضاءتي وشافط السوائل
    Erkekler sandalyemi tuttu. Open Subtitles وجدت الإبتسامات ، الغمزات والرجال يسحبون كرسيّ
    Seni yazar yapan tek şey kıçını bir sandalyeden ayırmayıp kafanda olup bitenleri kağıda dökmektir. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يجعل منك كاتبة هو ركن مؤخرتك على كرسيّ وإخراج ما في رأسك على الورق
    Mavili Çocuk'un sandalyesinde oturuyorsun! Open Subtitles أنتَ أيّها الهرّ! إنّكَ تجلس على كرسيّ الفتى الأزرق.
    Bir sandalyeyi oynatsam, annem çılgına dönerdi. Open Subtitles ،إن فكّرت بتحريك كرسيّ كانت أميّ تغضب

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus