Bu Ayrıca, bir enstrümanın kalabalıkta ortaya çıkma yeteneğini de etkiler çünkü kulaklarımız bazı frekanslara diğerlerinden daha güçlü uyum sağlar. | TED | كما أنه يؤثر على قدرة أداة لتبرز في حشد من الآلات، لأن آذاننا مضبوطة بشكل أكبر لالتقاط بعض الترددات دون غيرها. |
Ayrıca sana pek faydası dokunmaz. En yakın ev 6 mil uzaklıkta. | Open Subtitles | كما أنه لن يساعدكِ، فأقرب جار لنا يبعد 6 أميال عن هنا |
Ayrıca, bir şeyin yaşanma vakti gelmişse, zorlamanın bir manası yoktur. | Open Subtitles | كما أنه عندما يحين موعد شيء يجب أن تدعه يحدث ببساطة |
Hem bana köşede çok ucuza bir park yeri ayarlayacak. | Open Subtitles | كما أنه سيحجز لي مساحة ركن عند الزاوية بأجر رمزي. |
(iltihap sökücü) Aynı zamanda stres altındayken damarlarınızın gevşemesini sağlar. | TED | كما أنه يساعد في إبقاء أوعيتكم الدموية مسترخية خلال الضغط. |
Ama her şey birer yalandı Ve o bana ihanet etti. Mesleğine ihanet etti. Sonra da öldü. | Open Subtitles | عدا أن كل شيء كان كذبة، كما أنه خانني، وخان عمله، ثم مات. |
Bu kabul edilemez ve seni de ilgilendirmez, Ayrıca tamamen doğru değil. | Open Subtitles | هذا غير مقبول كما أنه ليس من شأنك و بالكاد يكون الحقيقة |
Ayrıca sahip olduğu bir geyiğin de sarhoşken merdivenlerden düşüp öldüğüne inanılır. | Open Subtitles | كما أنه كان يحتفظ بغزال سقط من على السلم و مات مخمورا |
Ayrıca feminize sırasında anormal yumurta dokusunun kaldırılması için pelvik ameliyatı olmuş. | Open Subtitles | كما أنه حصل على عملية بالحوض لإزالة المبيض الغير الطبيعي أثناء العملية |
Ayrıca bir hademeden çaldığı şeylerle bomba yaptığı için de hücreye atılmış. | Open Subtitles | كما أنه زُجَّ بالحبس الفرديّ لتفخيخ قنبلة من أغراضٍ سرقها من البواب. |
Ayrıca bir hademeden çaldığı şeylerle bomba yaptığı için de hücreye atılmış. | Open Subtitles | كما أنه زُجَّ بالحبس الفرديّ لتفخيخ قنبلة من أغراضٍ سرقها من البواب. |
Ayrıca her törende lanet acil servis teknisyeni üniformasını giyiyor. | Open Subtitles | كما أنه يرتدي زي المسعفين في كل تظاهرة وكل عرض |
Bu parça Ayrıca en ilkel olanıdır, farklı bir parçaya dönüşmeden önce diğer tüm ağız parçalarının bu çiğneyici parça gibi göründüğü düşünülmektedir. | TED | كما أنه الأكثر بدائية. كل الأجزاء الفموية الأخرى يعتقد بأنها في بدايتها كانت تشبه أحد هذه الاجزاء قبل أن تتطور إلى شيء مختلف. |
Ayrıca sizi çok iyi bir kulak misafiri yapıyor, çünkü aynı anda iki konuşmayı birden dinleyebiliyorsunuz. | TED | كما أنه يجعلك جيدة جدا في التنصت لأنه يمكنك الاستماع إلى محادثتين في نفس الوقت |
Ayrıca otokratik bir Meksika'da yaşadı ve bir gazeteci olarak 1958 Venezüela darbesinin haberini yaptı. | TED | كما أنه عاش تحت الاستبداد المكسيكي وغطى الانقلاب الفنزويلي كصحفي عام 1958. |
Ve Ayrıca, bilmelisiniz ki su geçirmeziz. | TED | كما أنه يجب أن تعرف أنك ستكون مقاوم للماء |
Hem de bu adam; çok ünlü, çok başarıIı ve benden daha çok kazanıyor. | Open Subtitles | كما أنه إنسان مشهور، وناجح، يجني أكثر مما اجني، |
Bana iyilik borçlu, Hem sözünün eridir. | Open Subtitles | هو يدين لي ببعض الفضل كما أنه يحافظ على وعوده |
Hem Ayrıca ben kendimi yararlı kılmayı bildim, çok iyi silah kullanırım. Ben de silah kullanabilirim. | Open Subtitles | كما أنه يمكن جعل نفسي مفيدا ويمكنني التصويب |
Bu, Aynı zamanda ruhu yaratmak ve beslemekle ilgili birşey. Ve, özellikle kentsel Amerika'da ruhu beslemenin nasıl olacağını hayal edin. | TED | كما أنه التفكير حول الروح الخلاقة ورعايتها . و تصور و لا سيما في المناطق الحضرية في أمريكا عن تنمية الروح. |
Bu fıstıklar ağır işler için birebir, Aynı zamanda son derece kullanışlı. | Open Subtitles | الآن، هذا الحذاء الصغير مثالي. للأعمال الميدانية الثقيلة كما أنه متعدد المزايا. |
Ama her şey birer yalandı Ve o bana ihanet etti. Mesleğine ihanet etti. Sonra da öldü. | Open Subtitles | عدا أن كل شيء كان كذبة، كما أنه خانني، وخان عمله، ثم مات. |