Ve belli ilaçlar semptomları daha kontrol edilebilir yapar, farkındalık ve düzenli egzersiz gibi öz bakım alıştırmaları da öyle. | TED | وبعض الأدوية تزيد إمكانية السيطرة على الأعراض، كما تستطيع ممارسات الصحة النفسية مثل التأمل والتمارين اليومية. |
O ve oğlu, sadece kuşların ve tanrıların yapabildiği gibi hapishaneden uçup gideceklerdi. | TED | يمكنه أن يطير هو وابنه بعيدًا عن سجنهما فقط كما تستطيع الطيور أو الآلهة أن تفعل. |
Gördüğünüz gibi, hayattayım ve turp gibiyim. | Open Subtitles | كما تستطيع أن ترى ، فأنا على قيد الحياة أجل |
Arkamda gördüğünüz gibi tüm rehineler sağ salim kurtuldu. | Open Subtitles | وايضا ربما كما تستطيع المشاهده من خلفي ان كل الرهائن اصبحوا في امان |
Senin de görebildiğin gibi doğurganlık direkt olarak olgunluğa bağlı: | Open Subtitles | التخصيب مربوط مباشرة بالنضوج كما تستطيع أن ترى |
Gördüğün gibi, hâlâ bir havuz koyamadık. | Open Subtitles | كما تستطيع أن ترى لم نضع حمام السباحة بعد |
Gördüğünüz gibi, bütün yıl boyunca görüntülenen ünlü Yeni Yıl Küresi...ı ...henüz yerini almamış bulunmaktadır. | Open Subtitles | كما تستطيع ان تشاهد الكره المشهوره الخاصه بالاحتفاليه والتي تعرض العالم وهيه ليست في مكانها |
Senin gibi at sürebilirim. İz takibini de öğrettin. | Open Subtitles | أستطيع الركوب كما تستطيع أنتَ أنتَ علمتني التتبع |
Doğru olanı seçelim. Spordaki atletizmin bizim içimizdeki en iyileri ortaya çıkardığı gibi, makinelerin geleceğindeki en iyiyi ortaya çıkartacak olanı seçelim. | TED | دعونا نتخذ القرار الصائب، الخيار الذي يتيح لنا ضمان المستقبل الأفضل للآلات، تماما كما تستطيع الألعاب الرياضية في مجال الرياضة أن تبرز أفضل ما فينا. |
Tıpkı senin bana güvenebileceğin gibi. Bir soru, | Open Subtitles | كما تستطيع الوثوق بي أحتاج فقط للسؤال |
Gördüğünüz gibi kurban hayatta ve durumu iyi. | Open Subtitles | كما تستطيع ان ترى الضحية حية و بخير |
Beklediğim gibi. | Open Subtitles | كما تستطيع ان تتوقعها |
* Yunusların yüzebildiği gibi * | Open Subtitles | * كما تستطيع الدلافين السباحة * |