Bence oraya kendimiz olarak gitmeli... ve her zaman yaptığımız gibi eğlenmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه علينا العودة إلى هناك كما نحن ونستمتع كما نفعل داىما |
Zaman makinesi bu. Randevularında hep yaptığımız gibi tam zamanında dönebiliriz. | Open Subtitles | إنها آلة زمن، يمكننا العودة مباشرة كما نفعل دائماً مع مواعيدك |
Bir dükkana gidip, dilediğiniz güç barlarından, bizim yaptığımız gibi, size uygun olanı alacağınızı mı düşünüyorsunuz? | TED | هل تعتقد أن بإمكانك الذهاب للمتجر وأن تتخير من مجموعة من أطعمة الطاقة، كما نفعل نحن، وتختار منها المناسب؟ |
Her zaman olduğu gibi askıya aldık ve bu beni berbat hissettiriyor. | Open Subtitles | فقط قمنا بتأجيله كما نفعل في كل شيء وأنا أشعر بالاستياء لذلك |
Sadece, her zaman olduğu gibi, haddini bildirmeliydi. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يوسعه ضرباً كما نفعل دائماً |
Aynı onlar da bizim gibi bu dosyada rol yapıyorlar. Niye? | Open Subtitles | هم يواصلون التمثيل كما نفعل نحن ، لماذا ؟ |
Ama her zaman yaptığımız gibi bir dükkana girip almak yerine bir internet sitesine girdi, bilgisayarına bir dosya indirdi ve bir yazıcıda bastırdı. | TED | لكن بدلا من الذهاب إلى متجر وشرائها، كما نفعل نحن في العادة، ذهب لهذا الموقع وقام بتحميل ملف، ومن ثم طبعه على هذه الطابعة. |
Kültürlerimizde yaptığımız gibi onları bir araya getirirsek o çok güzel yeşil klorofili görebilirsiniz. | TED | وإذا جمعتهم معاً كما نفعل في ثقافتنا، ستستطيع رؤية الكلوروفيل الأخضر الجميل. |
Beyin rahatsızlığını tetikleyen bir sinyal, bizim epilepside yaptığımız gibi elektriksel uyarım için bir tetikleyici olarak algılanabilir. | TED | ثمة إشارة في الدماغ تؤدي إلى اختلال وظيفي في الدماغ يمكن أن يُستشعر كمسبب لتنبيه كهربائي كما نفعل مع الصرع. |
Bambudan, branda çarşaftan, plastikten yapma yapılardan; karton, teneke, tuğla ve çimentoya geçiş yapmışlar. Tıpkı bizim yaptığımız gibi. | TED | ينتقلون من مباني من نبات البامبو، وبعض الأغطية والبلاستيك لأخرى من الورق المقوى والقصدير والطوب والأسمنت، كما نفعل نحن. |
Ama amacı yalnızca... birlikte yürümek olabilir, şimdi yaptığımız gibi. | Open Subtitles | نعم، أعني أن يكون غرضها الوحيد هو المشي معاً تماماً كما نفعل الآن |
Her zaman yaptığımız gibi Peki, o zaman bu tamir edeceğim. | Open Subtitles | حسناً ، عندها سنصلحه كما نفعل دائماً . هيا |
Yılın bu zamanlarında yaptığımız gibi, körfezden göç ediyorduk. | Open Subtitles | كنا نهاجر من الخليج , كما نفعل في مثل هذا الوقت من العام |
Yani her zaman olduğu gibi kendimiz bir yol bulacağız. | Open Subtitles | لذا علينا معرفة ما هذا الشيئ كما نفعل دائمًا |
Her zaman olduğu gibi onları saat beşte madenden çıkartırız. | Open Subtitles | -سوف نخرجهم من المنجم في خمس دقائق كما نفعل دائما لا حاجة لخوفكم |
Her şeyi çözeceğiz tıpkı her zaman olduğu gibi. | Open Subtitles | سنتجاوز مشاكلنا كما نفعل دائما |
Geciktik, her zaman olduğu gibi. | Open Subtitles | لقد تأخر بنا الوقت كما نفعل دائماً |
Bu arada da, bizim gibi beklemen gerek. | Open Subtitles | في هذا الوقت, يجب عليك ان تنتظر كما نفعل نحن |
Onlar da bizim gibi kainat hakkında düşünüp sırlarını ortaya çıkarmaya çalışıyorlar mıdır? | Open Subtitles | هل يفكرون بالكون أيضاً محاولين حل أسراره كما نفعل ؟ |
Heorot halkı da bizim gibi kurbanlarını yakmıyordur umarım. | Open Subtitles | دعونا نأمل أن شعب هيروت يحرقون ضحاياهم كما نفعل هنا |