Artık görüşüm muhteşem, cildim çok berrak, aklım da öyle. | Open Subtitles | الآن نظري ثاقب وبشرتي صافية كما هو حال عقلي |
New York'taki çatı katı da öyle. | Open Subtitles | كما هو حال الشقق الصغيره فى نيويورك |
New York'taki çatı katı da öyle. | Open Subtitles | كما هو حال الشقق الصغيره فى نيويورك |
O kadar eğilebilirsiniz ki Güneşin etrafındaki yörüngeye takılırsınız, tıpkı Dünya gibi, veya Dünyanın etrafındaki Ay gibi. | TED | و يمكن أن يبلغ هذا الإنحراف درجة أن تؤسرون في مدار حول الشمس، كما هو حال الأرض، أو القمر حول الأرض. |
Tüm önemli hikâyelerde olduğu gibi gerçeğe dayanan bir kurgu. | Open Subtitles | رواية، كما هو حال جميع القصص؛ لها جذور مع الحقيقة. |
Perişan haldesin. Booth da öyle.. Ve buna aşk deniyor. | Open Subtitles | أنت بائسة، كما هو حال (بوث)، وذلك هو الحب. |
Charles Vane hayvanın teki. Onunla birlikte olan adamlar da öyle! | Open Subtitles | (شارلز فين) حيوان، كما هو حال الذين ما زالوا معه |
Evet, kocası da öyle, Clay. | Open Subtitles | أجل، كما هو حال زوجها، يا (كلاي). |
Bu modele bağlanmışlar, tıpkı kullanıcıları gibi. | TED | إنهم مقيدون بهذا النموذج كما هو حال مستخدميهم. |
Dumandan da boğulmamış. tıpkı diğerleri gibi, kalbi durmuş. | Open Subtitles | إنها لم تمت من استنشاق الدخان، ولكن قلبها توقف كما هو حال الأخريات |
Bunun farkındayım, Binbaşı, tıpkı Başkan gibi. | Open Subtitles | أنا مطلع على هذا ميجور كما هو حال الرئيس |
İnsanlarda olduğu gibi, sevdiğiniz kişinin bazı sorunları olduğunu anlamanız bazen 6 ayınızı alabilir. | TED | لكن كما هو حال البشر، بعض الأحيان تمر ستة أشهر قبل أن تستوعب أن الشخص الذي تحب لديه بعض المشاكل. |
Herkesin olduğu gibi senin de iyi bir nedenin var. | Open Subtitles | لديك سبب وجيه لقتلي كما هو حال الجميع |
Ama genelde olduğu gibi yine onun istediği oldu. | Open Subtitles | لكن كما هو حال معظم الأشياء تم أعتراضها |