Sana anlatmam gereken bir şeyler var ve sonra istediğin gibi düşünebilirsin. | Open Subtitles | هناك شيء لا بد لي من ان اقول لكم ومن ثم يجب أن تقرر كما يحلو لك. |
Şövelyelikleri, devletin gelirini, her şeyi istediğine istediğin gibi dağıtabilirsin. | Open Subtitles | مهما أردت لأى شخص. أوسمة الفروسية او العائدات أو يمكنكى التخلص منهم كما يحلو لكى. |
Onunla istediğin kadar yatabilirsin ama çocuklarımdan uzak tut. | Open Subtitles | عاشرها كما يحلو لك لكن أجعلها بعيداً عن أولادي |
nasıl istersen öyle yorumla. Artık arkadaş değiliz. | Open Subtitles | حلل الامر كما يحلو لك لم نعد اصدقاء بعد الآن |
Ama kurtulanlar artık geminin silahlarından etkilenmeyecek kadar yakınlar ve istedikleri gibi saldırabilecekler. | Open Subtitles | لكنّ الناجون أقرب من السفينة الآن ليتأثروا بأسلحتها، ويمكنهم مهاجمتها كما يحلو لهم. |
Kore'ye geldim ve ağzım istediği gibi konuşuyor. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى كوريا وفمي يتحرك كما يحلو له. |
Kalbimi ve kişiliğimi istediğin gibi yorumlayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك تفسير قلبي ، طبيعتي ، كما يحلو لك. |
Sana söz veriyorum, en az bir kaç gün istediğin gibi börtü böcek toplayabilirsin. | Open Subtitles | و أعدك خلال هذة المدة عدة أيام على الأقل سيمكنك أن تستكشف و تجمع حشرات و خنافس كما يحلو لك |
Sana söz veriyorum, en az bir kaç gün istediğin gibi börtü böcek toplayabilirsin. | Open Subtitles | و أعدك خلال هذة المدة عدة أيام على الأقل سيمكنك أن تستكشف و تجمع حشرات و خنافس كما يحلو لك |
Benim işim seni korumak ve benden istediğin kadar nefret edebilirsin ama seni korumayı burada olduğum sürece sürdüreceğim. | Open Subtitles | مهمّتي هي حمايتُك و بوسعك كراهيّتي كما يحلو لك، لكنّي سأواصل القيام بذلك، طالما أنيّ هنا |
Tatlım, üzerinde o kıyafet olduğu sürece beni istediğin kadar götürebilirsin? | Open Subtitles | يا حبيبي , تستطيع ضربي كما يحلو لك طالما تجعل هذا المظهر يستمر |
Bu süre içerisinde Tan ile istediğin kadar görüşebilirsin. | Open Subtitles | خلال هذا الوقت يمكنكِ أن تقابلي تان كما يحلو لكِ |
Tabiki, nasıl istersen öyle yap, konuyu tekrar mahkemeye götüremem. | Open Subtitles | بالطبع , افعل كما يحلو لكَ ولكن لا يُمكنني أن أُحيل تلك القضيّة للمُحاكمة |
Bu iş sona erdiğinde hikâyeyi nasıl istersen yazabilirsin. | Open Subtitles | وعندما ينتهي ذلك بوسعها التعديل عليها كما يحلو لك |
Hiçbir şey. Kapılar açık. İnsanlar istedikleri gibi girip çıkıyorlar. | Open Subtitles | لا شيء، الأبواب مفتوحة يستطيع الناس الذهاب والعودة كما يحلو لهم |
Kendi istedikleri gibi bir dünya kurma ve her şeyi halının altına süpürme fikri bana uymuyor. | Open Subtitles | فكرة أنه بوسعهم مجرد هندسة العالم كله كما يحلو لهم وكنس البقايا وكأنها لم تكن |
Kalede istediği gibi gezip dolaşan biri... Kralın ahırlarına giriş yetkisi olan biri... | Open Subtitles | هنالك شخص يجوب القصر كما يحلو له، شخص لديه صلاحية الوصول إلى حظائر خيول الملك، |
Sonra da rahatsız olacak kimsenin olmadığı aklına gelince sesi açıp istediği kadar gürültü yapabileceğini fark etti. | Open Subtitles | وبعدما تذكرت أنّه ليس هنالك أحد لتزعجه فقررت ررفع الصوت كما يحلو لها |
Yaz tatilinde olduğumuz için istediğim kadar TV izleme hakkım olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | هي لا تصدقني بأن مسموح لي... أن أشاهد التلفاز كما يحلو... لي لأننا بالصيف. |
Birkaç hafta oluyor. Keyfi isteyince gelip gidiyor. | Open Subtitles | منذ أسبوعين إنّه يأتي ويرحل كما يحلو له |
Arkadaşlarım ve ben dilediğimiz gibi yaşarız. | Open Subtitles | أنا وأصدقائى نعيش كما يحلو لنا |
Ve isterseniz her şekilde hepsini istediğiniz gibi test edebilirsiniz. | Open Subtitles | وبالتأكيد، إختبروا زمن الإطلاق لكلّ المُسدّسات كما يحلو لكم. |
Sadece çiğ yiyeceklerden oluşan bir diyetle devam ederseniz; -et ve balık dahil ne olursa olsun istediğiniz kadar yiyebilirsiniz-, kesinlikle 3 ay içinde açlıktan ölürsünüz. | Open Subtitles | أي شيء تحبه بما في ذلك اللحم و السمك يمكنك أن تأكل كما يحلو لك و لكنك ستعاني من سوء تغذية تفضي إلى الموت المحقق في خلال 3 أشهر |