Aynı yıl, aynı ülkede ikisine de kütüphane denen iki binanın bu kadar farklı gözükmesi nasıl mümkün oluyor? | TED | إذن كيف أنه من الممكن أنه في نفس السنة، في نفس الدولة، تبدو بنايتان، كلتاهما مكتبتان، بشكلين مختلفين تماما؟ |
Diop bizden, daha derine inmemizi, tarihin ve yazılanların ötesine gitmemizi ve kısaca bunların günümüzde bizi hâlâ nasıl etkilediğini görmemizi istiyor. | TED | يطلب منا ديوب أن ننظر بعُمق، لنذهب خلف التاريخ وما كُتب، وبشكل أساسي، لنرى كيف أنه ما زال يؤثر علينا في الحاضر. |
nasıl şirketin başına geçip yönetilmesi gerektiği gibi yöneteceğini anlatırdı. | Open Subtitles | و كيف أنه سيتولّى إدارة الشركة و يديرها كما ينبغي |
Bir şeye çok çalışıp ona ulaşamamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كيف أنه محبط العمل بجد، لنيل شيء ثم لا تحصلين عليه. |
En iyi arkadaşınla arandaki iletişimin kopması ne kadar kötü biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفي كيف أنه من الفظيع أن تنفصلي عن أعز صديقه لك؟ |
Afrika'da bir filmin olağanüstü ve sıradanı nasıl keşfettiğini sonsuz olasılıkları ve temel gerçekleri nasıl aktardığını doğrudan görmek için ayrıcalıklı bir konumdaydım. | TED | لقد حظيت بفرصة معاينة وبشكل مباشر كيف أنه وفي أفريقيا، تستعرض الأفلام الرائع والعادي على حد سواء، وكيف تنقل إمكانيات لامتناهية وحقائق جوهرية. |
Bu yasayla, çelikten bir tankın nasıl en az bir tahta kayık ya da hamam tası kadar kadar kolayca askıda | TED | والذي يشرح كيف أنه يمكن لناقلة نفطٍ معدنية أن تطفو كقاربٍ خشبي أو حوض استحمام. |
Bu nesneler nanoteknoloji diye adlandırdığımız alanın tam merkezindeler, ki bence hepimiz nanoteknoloji hakkında ve onun her şeyi nasıl değiştireceği hakkında bir şeyler duymuşuzdur. | TED | وهي الأساس فى مجال نسميه تكنولوجيا النانو، وأنا متأكد من كوننا سمعنا به جميعاً، وسمعنا جميعاً كيف أنه سيغير كل شيء. |
Ve asla unutmayacağım nasıl, ama -- asla unutmayacağım nasıl, ani bir durum yaşadı kendi -- bir anevrizması vardı. | TED | و لن أنسى كيف أنه كان يعاني من حالة مرضية معينة،نوع من الالتهاب في الأوعية الدموية |
İlk inşa edenlerin biz olmadığımızı -hepimizin unuttuğu bir şey bu- nasıl bilmiyordu? | TED | كيف أنه لم يكن يعلم، إنه الأمر الذي نسيناه جميعا، أننا لمن نكن أول من بنى. |
nasıl kendisi için hiç üzülmediğini... ve nasıl ben bir köpekten akıllıysam, kendim için üzülmemem gerektiğini. | Open Subtitles | كيف أنه ابدا لم يحسّ بالاسف على نفسه.. وكيف بجب علي ان اكون اذكى من كلب لأشعر بالاسف على نفسي |
Her sabah üç saatlik dersten sonra nasıl tuvalete gittiğini anlattı. | Open Subtitles | عن كيف أنه يدخل الحمام مباشرة في الصباح بعد محاضرة الفلسفة التي مدتها ثلاث ساعات |
nasıl her zaman bizi böyle durumlara düşürmeyi beceriyor? | Open Subtitles | ل يعني، كيف أنه دائما إدارة يأتينا في هذه الحالات؟ |
İçindeki huzuru, bunun nasıl gerçek olduğunu ve nasıl haykıracağını mı? | Open Subtitles | عن الهدوء الذي بداخلك و كيف أنه حقيقي و كيف ستعبر عنه؟ |
Buraya taşınma nedeninden bahsediyordu ve bir ilişkiden nasıl kurtulduğunu anlattı ve ben de anlattım. | Open Subtitles | لقد كان يتحدث عن سبب انتقاله الى هنا و كيف أنه خارجاً لتوه من علاقة حب فقلت له و أنا أيضاً |
Şimdi Lütfen İzleyin nasıl Aptal Durumuna Düşecek! | Open Subtitles | و الآن و من فضلكم , سوف ترون كيف أنه سيندم على حماقته |
Gösteri midillini kokain için sattıysan binicilik yarışmasında nasıl yer alacaksın? | Open Subtitles | كيف أنه يجب ان تكوني في الفروسية لكنك قمتي ببيع المهرة لأجل الكوكاين |
Biliyorum, çünkü ayrıldığınızdan beri onun ne kadar mutsuz olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم، لأنني أرى كيف أنه من المؤسف، منذ كنت كسرت. |
Şimdi size müziği duymanın ne kadar sıra dışı olduğunu göstermek istiyorum. | TED | الآن أود أن أثير إعجابكم كيف أنه من غير المعتاد أن نسمع الموسيقى. |