Bu yüzden helikoptere binip ortadan kaybolmuş. Çünkü ondan ayrılıyormuş. | Open Subtitles | لأجل ذلك هي صعدَت الهليكوبتر و اختفت لأنّها كانت تهجره |
"ve Bu yüzden" diye eklemiştir; "bu anlamda, hayatın sonu yoktur. | TED | و لأجل ذلك أضاف " بهذا المفهوم ليس هنالك نهاية للحياة." |
O yüzden anlıyorum, Bu yüzden benim verilen karara karşı duygularım karmaşık. | TED | لأجل ذلك اتفهم مشاعري المختلطة تجاه الحكم |
Anladım ama Bunun için onu giyotine gönderemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، ولكن لا يمكننا إرساله للمقصلة . لأجل ذلك |
Hepsinden öte, Bunun için yataklık eden biri. bu, onu suç ortağı yapar. Hapishanenin neye benzediğini biliyor musun? | Open Subtitles | بعد كل ذلك ، هي الوحيدة التي دفعت لأجل ذلك ذلك يجعلها شريكة ، تعرفين كيف تبدو بالسجن ؟ |
Bunun için karımı bir daha kullanmanı istemiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لا أريدك أن تستخدم زوجتي لأجل ذلك مرة أخرى، حسناً؟ |
Ya onun için seni bir kenara atmayacak bir kız bulmak nasıl bir şey? | Open Subtitles | وتجد فتاةً لا تريد أن تركلك على الرصيف لأجل ذلك ؟ |
İşte Bu yüzden bana ihtiyacın var. Paranın satın alabileceği en iyi avukatları tutarız. | Open Subtitles | .وأنت تريدني لأجل ذلك بأموالي سنحصل على أفضل محامي |
Zor bir zamanda ülkemizi terketti, Bu yüzden onu asla affetmeyeceğim. | Open Subtitles | ، لقد ترك بلدنا في وقت حرج لأجل ذلك لن أسامحه أبداً |
Bu yüzden Kralımızsın. Seni Bu yüzden seviyoruz! | Open Subtitles | ،بلى، لقد قمت بذلك يا مليكي ونحن نحبك لأجل ذلك |
Millet sırf Bu yüzden bazı derslere girip bazı kişilerin yanına oturuyor. | Open Subtitles | لأجل ذلك يأخذ الطلاب مواد معينة ويجلسون حيث يجلسون |
Ve muhtemelen Bu yüzden Amerika'da hiç görmemişsindir. | Open Subtitles | لأجل ذلك لايمكنك ان تراه في الولايات المتحده |
Ama öğrendim ki en iyi elemanlarımdan birisi yapmış. Şimdi de muhtemelen Bu yüzden kovulacak. | Open Subtitles | ومن ثم أكتشف أنّ أحد النخبة لديّ فعلها والآن سوف يُطرد لأجل ذلك على الأرجح |
11 yaşında yatağa işiyordun, yatağa işiyordun ve baban gelip seni Bu yüzden dövüyordu. | Open Subtitles | في عمر 11 سنة، تتبول في فراشك ووالدك اعتاد على الخروج وضربك لأجل ذلك |
Bunun için tekrar okula dönmelisin. Oradaki iyi bir kadın. | Open Subtitles | عليك أن تذهب إلى المدرسة لأجل ذلك تلكَ إمرأة صالحة |
Elbette, sattım ama Bunun için laboratuara girmeme gerek yoktu. | Open Subtitles | طبعاً قمتٌ ببيعها لكن لم أضظر لإقتحام المخبر لأجل ذلك |
- Peki bize o zamanlarda burada bulunan cerrahların listesini verebilir misiniz? Bunun için sizi kovamazlar, değil mi? | Open Subtitles | وأنت يمكنك إعطاؤنا قائمة بأسماء الجراحين الذين كانوا هنا خلال تلك المدة أعني لن تطردي من عملك لأجل ذلك |
Daha önce de söylemiştim ama Bunun için bir hukuk sistemi var. | Open Subtitles | أدرك بأنّي سبق أن قلتُ هذا ولكن ثمّة نظام عدليّ لأجل ذلك |
Oyun sistemi Bunun için gerçekten iyi çalışıyor. | TED | ويعمل نظام اللعبة بشكل جيد جدًا لأجل ذلك. |
Tanrı biliyor, buraya Bunun için gelmedim | Open Subtitles | لم آتي إلى هنا لأجل ذلك أقسم بالله ، لم أفعل |
Bu elimi daha uzun tutacağın anlamına geliyorsa Bunun için daha fazlasını yaparım. | Open Subtitles | حسناً، إذا كان ذلك يعني أنك ستحملين يدي لفترة أطول أنا كلي لأجل ذلك |
Kızıl... yapmayın ama, buraya onun için gelmiş olamazsınız. | Open Subtitles | البقــ .. بربّكم لايمكن أن تكونوا هنا، لأجل ذلك فحسب |
Mesele çevireceğimiz iş. Bu iş için çok çalıştık. | Open Subtitles | إنه يتعلق بالمهمة, لقد عملنا بجد لأجل ذلك |
Keyiflensene biraz. Milyarlarca kadın böyle bir şey için can atar. | Open Subtitles | إبتسمي قليلاً بلايين النساء تقتل لأجل ذلك |