Bu kadar güzel bir bayanı öpemem. Kaybedecek tek bir kalbim var. | Open Subtitles | أنا لا أجرؤ على تقبيل سيده بهذا الجمال لدى قلب واحد لأخسره |
Kaybedecek bir şeyim yok. Senin Kaybedecek çok şeyin var. | Open Subtitles | ليس لدي أي شئ لأخسره وأنت لديك كل شئ لتخسره |
Kariyerimde dibe vurdum ve 2011'den beri Kaybedecek hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | أنا في قاع الأعمال و ليس لدي شىء لأخسره منذ 2011. |
Bu kadar güzel bir bayanı öpemem. Kaybedecek tek bir kalbim var. | Open Subtitles | لا اجرؤ على تقبيل سيدة فى جمالك ليس لدى سوى قلب واحد لأخسره |
- Senden daha fazla kaybedeceğim şey var. - Hayır, yok. | Open Subtitles | ـ لدى الكثير لأخسره أكثر منك ـ لا , لستٍ كذلك |
Ben senin özel yardım hattın değilim, Ajan Mulder. Sana yardım etmenin bana bir getirisi yok, ama Kaybedecek çok şeyim var. | Open Subtitles | لا يوجد لدى ما اربحه وكل شىء لأخسره لمساعدتك |
Kaybedecek hiç bir şeyim yok. Kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum. | Open Subtitles | ليس لدي شيء لأخسره , أشعر أقوى من أي وقت مضى |
Kaybedecek bir şeyin yok. Benim de Kaybedecek bir şeyim yok, o halde vur beni. | Open Subtitles | أنت لا شيء لك لتخسره و أنا لا شيء لدي لأخسره لذلك أطلق النار علي |
Kaybedecek bir şeyin yok. Benim de yok, o yüzden durma, vur beni. | Open Subtitles | أنت لا شيء لك لتخسره و أنا لا شيء لدي لأخسره لذلك أطلق النار علي |
Bu noktada Kaybedecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | حسناً أنا ليس لدى حقاً شىء لأخسره فى هذه المرحله |
Biliyorum bir gün bu konuda bir şeyler yapmam gerekecek ama yine de benim Kaybedecek çok şeyim yok. | Open Subtitles | واعرف انه ربما سيحين الوقت لأتصرف حيال حالتي هذه يوماً ما لكن الحقيقة ليس لدي الكثير لأخسره |
Kaybedecek hiçbir şeyim yok, yani gidip o şeyle savaşacağım. | Open Subtitles | ليس لدي شئ لأخسره لذلك انا سوف أذهب واقاتل ذلك الشئ |
Kaybedecek hiçbir şeyim olmadığı için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لأنه لم يتبقى لي شيء لأخسره |
Ama istersen, benim laboratuvarda Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kokain bağımlısı bir sürü maymun var. | Open Subtitles | و لكن اذا اردتى فلدى مختبر ممتلأ بقرود مدمنة على الكوكايين و ليس لدى شئ لأخسره |
Ona zarar verirseniz, Kaybedecek hiçbir şeyim kalmaz, bunu bilmiş ol! | Open Subtitles | إذا آذيتها, لن يكون لدي شئ لأخسره تذكر هذا |
O nedenle de benim Kaybedecek hiç bir şeyim yok, ama senin Kaybedecek çok şeyin var. | Open Subtitles | لذا ما من شيء آخر لدي لأخسره لكنك لديك كل شيء لتخسريه |
Burada olmamla, her şey benim elimde bu nedenle, Kaybedecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | فقط بوجودي هنا لدي كل شيء و بالتالي لاشء لأخسره |
Burada olmak, sahip olduğum her şey ve bu nedenle Kaybedecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | فقط بوجودي هنا لدي كل شيء و بالتالي لاشء لأخسره |
Öte yandan Kaybedecek Bir şeyim de yok. | Open Subtitles | ومن الناحية الأخرى، ليس لديّ أيُّ شيءٍ تمامًا لأخسره. |
Farkında mısın bilmiyorum ama benim kaybedeceğim pek bir şeyim yok bu yüzden ya anlaşmamı imzala ya da ofisimden defol. | Open Subtitles | لا أعلم إذا كنت قد لاحظت ولكنّني ليس لديّ الكثير لأخسره إذن قم بالتوقيع على تسويتي أو اخرج من هنا |
Bu program bana bir yaşam sundu ve şu an kaybetmek üzereyim ve... | Open Subtitles | هذا البرنامج أرجع لي حياتي .. والآن لدي الكثير لأخسره |
babamı görmek için 6000 km geldim, meğer onu kaybetmeye gelmişim. | Open Subtitles | أتيت لمسافة 6 آلاف كليو متر لكي أرى والدي فقط لأخسره |