Tek bildiğim onu görmeye gittim ama kavgaya karıştığı için girmeme izin vermediler. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنني ذهبت لأراه وأخبروني أنه خاض عراك بداخل السجن ولم يجعلونني أراه |
Birkaç yıl önce onu görmeye gittim ve ona şehirden ayrılmalarını söyledim. | Open Subtitles | ذهبت لأراه قبل أسبوعين أخبرته أن يخرج من المدينة. |
Sen görmedin mi? Görecek bir şey yok ki güzelim. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ لأراه, لقد كنت تحلمين |
Hayır, görmedim. Görecek bir şey yok. Elin kıpırdamadı, kıpırdayamaz. | Open Subtitles | كلاّ، لم أرها، ما من شيء لأراه يدك لم تتحرّك، لا يمكنها أن تتحرّك! |
Ama şahsen Hunter'ın asılacağını düşünüyorum. Onun öldüğünü görmek için çok para verirdim. | Open Subtitles | شخصيا,انا اظن ان هنتر سيشنق انا مستعد ان ادفع اى مبلغ لأراه مطرودا |
Ve eğer burada yaşasaydı, okuldan dönerken onu görürdüm. | Open Subtitles | إن كان يعيش هنا، كنت لأراه آتٍ من المدرسة أيضاً |
Görmem bu kadar uzun sürdüğü için utanıyorum. | Open Subtitles | وأنا الآن محرجة من أنه أخذ مني كل هذا الوقت الطويل لأراه |
Aklınızda bulunsun._BAR_ Onu zengin olduğu için görmeye gitmiyorum. | Open Subtitles | وأحذركم، فلست ذاهبة لأراه لأنه رجل ثري |
Beni aradı. Onu görmeye gitmem lazım. | Open Subtitles | لقد أتصل بى للتو على الذهاب لأراه الان |
Onu görmeye evine gittim ve evde bir tane bile mobilya yoktu. | Open Subtitles | ذهبت للمنزل هنالك لأراه ولم يكن هنالك أي أثاث به! |
Onu görmeye gittim. Sonuçta hekim değil mi? | Open Subtitles | ذهبت لأراه ، إنه طبيب أليس كذلك ؟ |
Onu görmeye ben geliyorum. | Open Subtitles | لذا فآتى أنا لأراه بدلا عنه |
Sonra beni onu görmeye götüreceksin. | Open Subtitles | ثم تأخذينى لأراه |
# Her şeyi gördüm artık Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
# Her şeyi gördüm Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
- Bir şey görürsen haber ver. - Görecek bir şey yok. | Open Subtitles | أخبرني إذا رأيت شيئا - ليس ها هنا شيء لأراه - |
130'la giden bir arabanın tamponundan sektiğini görmek için neler vermezdim. | Open Subtitles | ماذا اعطي لأراه يُصدم بسيارة تسير بسرعة 80 كيلومتراً في الساعة |
Ben de görmek için bu kadar çok yürümemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن مشيت هذه المسافة كلها لأراه |
Bu o olabilir mi... görmek için yüzyıllarca beklediğim kişi mi bu? | Open Subtitles | هل يمكن أن يكون هذا هو ؟ الشخص الذي انتظرت قروناً لأراه ؟ |
Yılın bu zamanları buraya pek turistler gelmez ama onu mağazada görürdüm. | Open Subtitles | لا يأتينا العديد من السيّاح في هذا الوقت من العام، ولكنّي كنتُ لأراه في المتجر. |
Yolda birşey yoktu. Olsaydı görürdüm. | Open Subtitles | لمْ يكُ ثمة شيء على الطريق فقد كنتُ لأراه |
Bilmiyorum Kerry. Onu Görmem gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أشعر بأنني يجب أن أذهب لأراه |
Her gece onu bir kez daha görebilmek için dua ettim. | Open Subtitles | صليت في كل ليلة لفرصة أخرى لأراه للمرة الأخيرة |