İyilik istemek için doğru bir zaman değildi. | Open Subtitles | وواضح أنها لم تكن اللحظة المناسبة لأطلب منكِ معروفًا |
Arkadaşına, Müdür'e bir mesaj iletmeni istemek için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت إلى هُنا لأطلب منكِ توصيل رسالة إلى صصديقك ، المُدير |
Bunu yapmamanı istemek hatta yalvarmak için geldim. | Open Subtitles | أنا هُنا لأطلب منكِ لأناشدك من فضلك ، لا تفعلي ذلك |
Sizden istemeye hazır olduğumu sanmıştım ama değilim. | Open Subtitles | إعتقدت أنني مستعدة لأطلب منكِ لكني لستُ كذلك. |
Anlamsız soruşturmanıza bir son vermenizi istemeye geldim. | Open Subtitles | جئتُ لأطلب منكِ أن تُسقطي هذا التحقيق المُثير للسخرية. |
Beni affetmeni istemeye hakkım yok. | Open Subtitles | أنا لا أملك الحق لأطلب منكِ الغفران. |
Pekâlâ, artık gitmenizi istemek zorundayım. | Open Subtitles | حسناً,أنا سأضطر لأطلب منكِ الرحيل. |
- Bir iyilik istemek için geldim. - Dinliyorum. | Open Subtitles | لقد جئت لأطلب منكِ معروفاً - أجل ؟ |
Gitmenizi istemek zorundayım. | Open Subtitles | سأضطر لأطلب منكِ المغادرة |
Dinle, buraya iç eteğini asmanı istemeye geldim. | Open Subtitles | .... أنصتِ، أنا جئت هُنا لأطلب منكِ تعليق الثوب النسائي |
Senden bir iyilik istemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأطلب منكِ خدمة |