Birilerinin birşeyler yapmış olduğunu düşündüğün için onları hapsedemezsin. | Open Subtitles | لا تستطيع اعتقال أحد ما لأنك تظن أنه يريد فعل شيء ما |
Kendi başına sistemin dışında iyi idare ettiğini düşündüğün için onu korumak istiyorsun. | Open Subtitles | اتريد ان تحميها لأنك تظن انها بخير لوحدها خارج النظام |
Ve eğer bu ameliyatı seni olduğun gibi sevemeyeceğimi düşündüğün için oluyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | و إذا كنت ستفعل هذه الجراحة لأنك تظن أنني لا أحبك كماأنتبالضبط،فعندهاأنتمخطئ. |
Ama annen konusunda başarısız olduğunu sandığın için terapist değilsin. | Open Subtitles | لكنّك لم تصبح طبيباً نفسيّاً لأنك تظن أنّك فشلتَ مع أمك |
Bu hayatta hiç kimse yapabileceğini sandığın için sana yatırım yapmaz. | Open Subtitles | -في هذا العالم ، لا مخلوق سيستثمر لأنك تظن أنه يمكنك |
Sen yanlış olduğunu düşünüyorsun diye hayatımı mahvetmeye niyetim yok. | Open Subtitles | لماذا؟ لن أفسد حياتي لأنك تظن أن هذا خاطئاً |
Hazır olduğumu düşündüğünüz için minnettarım. | Open Subtitles | و أنا مُمتن لأنك تظن بأنه يمكنني أن أجتاز الإختبارات. |
Beni buraya, benim yaptığımı düşündüğün için mi çağırdın? | Open Subtitles | هل أحضرتني إلى هُناك لأنك تظن إنني فعلتُ ذلك؟ |
kırılgan ya da her neyse o olduğumu düşündüğün için, geri durup söylemediğin şeyleri bilmemek daha kötü. | Open Subtitles | ليس من السييء أن تعرف حينما تكون هناك أمور تكبتها في قرارة نفسك أنت لا تبوح بها لأنك تظن أنني واهنة للغاية أو شيء من هذا القبيل |
- Hayır! Beni düzeltebileceğini düşündüğün için kızıyorum sana! | Open Subtitles | أنا غاضبة منك لأنك تظن أن بإمكانك معالجتي! |
Babanın ortadan kaybolduğunu düşündüğün için üzgünsün, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك منزعج لأنك تظن أن والدك اختفى |
Onun güçsüz biri olduğunu düşündüğün için mi? | Open Subtitles | لأنك تظن أنه ضعيف؟ بل هو قوي |
Geç kaldığımı düşündüğün için mi? | Open Subtitles | لأنك تظن أنني قد تأخرت؟ |
Çünkü şimdi anladığını düşündüğün için mi? | Open Subtitles | لأنك تظن أنك تفهم؟ |
Seninle birlikte olmak için Annie'nin beni terkedeceğini düşündüğün için buradasın. | Open Subtitles | أعتقد أنكَ هنا لأنك تظن أن (أني) سوف تتركني و تكون معك. |
Seni tutsak edenlerden biri olduğumu sandığın için korkuyorsun ama yalan bu. | Open Subtitles | لن أؤذيك. أعرف أنك خائف لأنك تظن أنني إحدى آسريك ولكن هذه كذبة. |
Güzel göründüğümü düşünüyorsun diye geceyi beraber geçirmemiz gerekmiyor. | Open Subtitles | فقط لأنك تظن أني أبدو جميلة لا يعني أنه يجب أن نقضي الليلة سوياً. |
(Kahkaha) Bu Corgi'lerinizi giydirmek ve onlara düğün düzenlemek, veya egzotik vahşi yaşama yakınlaşmak sırf ruhani bir bağınız olduğunu düşündüğünüz için... | TED | (ضحك) قد يتضمن ذلك تأنيق كلابك وأخذها إلى حفلة زفاف. أو الاقتراب من حياة برية غريبة لأنك تظن أنك تملك رابطا روحيا. |