Bu vakayı aldın Çünkü House'un gölgesi üstünde olmayacaktı. | Open Subtitles | لكنّ غروره يقتل مريضي لقد أحببتَ هذه الحالة لأنّه لم يكن واقفاً فوق رأسك |
Endişelenmene gerek yok Çünkü ortada gerçek bir risk yok. | Open Subtitles | ,لا يجب عليك أن تخافي لأنّه لم يكن هناك أيّ خطر |
- Neden sonra? Hayır, sürücü falan öldürmedim. Çünkü sürücü falan yoktu. | Open Subtitles | كلاّ، لم أقتل أيّ سائق لأنّه لم يكن هناكَ أيّ سائق |
Evet, el yordamıyla yaptı keza yeni bir sayaç yapmak için hiç zamanı yoktu. | Open Subtitles | أجل، فعل ذلك يدوياً، لأنّه لم يكن لديه الوقت لإنشاء مؤقّت جديد للوقت |
Çünkü bu duvarda kan yoktu. Çünkü baban burada değildi. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن هنالك دم على هذا الجدار، لأنّ والدكَ لم يأتِ إلى هنا مطلقًا |
Ona deli gibi aşıktım, ama hiç fırsatım olmadı. Çünkü; sadece üniversiteli kızlarla çıkardı. | Open Subtitles | كنتُ مغرمةً به، لكن لم تسنح لي الفرصة قطّ، لأنّه لم يكن يواعد سوى فتيات الجامعة. |
- Haklısın. Kesinlikle haklısın. Çünkü o yıllarca bir kaçak değildi. | Open Subtitles | أنت محق، أنت محق فعلا، لأنّه لم يكن هارباً طوال هذه السنوات. |
Ama benimle evlenmek istediğini söylediğinde ona hayır dedim Çünkü hayatımın geri kalanında beraber olacağım kişi o değildi. | Open Subtitles | فقدمت له تلك المساعدة ولكن حينما أراد الزواج منّي، رفضت ذلك لأنّه لم يكن الرجل الذي أريد قضاء حياتي معه |
En azından öyle yaptığımı sanıyordum Çünkü öyle değilse ne uğruna savaştığımı ben de bilmiyorum efendim. | Open Subtitles | كان هذا عندما اعتقدت أن هذا ما أفعله لأنّه لم يكن لدي أيّ فكرة عمّا كنت أفعل هناك بحق الجحيم، يا سيّدي. |
Hayır, bence psikolojik seviyedeydi Çünkü gerçek bir şiddet değildi. | Open Subtitles | لا , أعتقد أنّه يعمل على العامل ... النفسي . لأنّه لم يكن عنيف إلى هذه الدرجة |
- Çünkü kanda aramadım. | Open Subtitles | حسنا، لأنّه لم يكن في مجرى الدم. |
Çünkü bir itiraf yoktu. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن هناك اعتراف بالذنب |
Çünkü benim için o kadar da atlatılması güç değildin. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن من الصّعب نسيانكَ |
Çünkü mangırları götüren o değildi. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن هو الشخص الذي دفنها |
Güzel, güzel, güzel, Çünkü Emma'nın Yeri'nde bir masa için oldukça uzun bekleniyor. | Open Subtitles | جيّد، جيّد، جيّد، لأنّه لم يكن الانتظار طويلاً في مقهى "إيما". |
Tavuk alacak paramız yoktu. | Open Subtitles | لأنّه لم يكن بإمكاننا تحمّل ثمن الدجاج |
Ya da katil onu pratik bir çözüm olsun diye oturur pozisyona getirdi Çünkü cesedi sığdıracak kadar büyük bir bagajı yoktu. | Open Subtitles | أو أجلس القاتل الضحية لأسباب عملية... لأنّه لم يكن يملك صندوق سيارة يتسع للضحية. |
Deb, uyuşturucu testi istedim Çünkü Joe'nun kalp hastalığı öyküsü yoktu ve doktor raporu da yetersizdi. | Open Subtitles | (ديب)، لقد طلبتُ إجراء فحص السموم لأنّه لم يكن لـ(جو) أيّ ماض مع أمراض القلب وتقرير الضابط القضائي لم يكن دقيقاً |