"لإبقائها" - Traduction Arabe en Turc

    • tutmak
        
    • tutmanın
        
    • tutabilecek
        
    • kalması için
        
    • tutabilmek
        
    Albay, bunu yapmanızın nedeninin onu diğerlerinden uzak tutmak olduğunu biliyorum ama karantina uzun vadede bir çözüm değil. Open Subtitles كولونيل أنا أعرف انك تفعل هذا لإبقائها بعيده عن الأخرين ولكن الحجر الصحى ليس بحل طويل المدى
    Onu hayatta tutmak için elimizden geleni yaptık. Open Subtitles فعلنا كلّ ما بوسعنا لإبقائها على قيد الحياة
    Onu ömür boyu annesinin kanatları altında mı tutmak istiyorsunuz? Open Subtitles تودين المحاولة لإبقائها تحت جناح أمها لبقية حياتها؟
    Merakının dışında kadını hala baypasta tutmanın bir sebebi var mı? Open Subtitles عدا الفضول، ألديك سبب آخر لإبقائها علي الجهاز؟
    Onu hayatta tutabilecek kadar hızlı tek kişi benim. Open Subtitles وأنا الوحيد السريع كفاية لإبقائها على قيد الحياة
    - İnancınız, rüşvet almanıza izin vermiyorsa, beşliği onun kalması için kabul edin. Open Subtitles يجب أن يحرم أخذ الرشوة فهذه قيمة خمسة لإبقائها
    Havada tutmak için yeterli güç yok. Open Subtitles ليس هناك ما يكفي من القوة لإبقائها في الهواء
    Onu canlı tutmak için şovu iptal ettin. Open Subtitles لذلك قمت بإلغاء العرض لإبقائها على قيد الحياة.
    Yani tek yapmamız gereken, o hızı düşük tutmak ve onu tutabiliriz. Open Subtitles إذن إيجاد طريقة لإبقائها بطيئة وهذا سيكفي للقبض عليه
    Bu onu hayatta tutmak için kan olmadan yeterli değil. Open Subtitles لا يكفي لإبقائها على قيد الحياة بدون دمها
    Pekâlâ, onu stabil tutmak için ne yapabiliriz? Open Subtitles حسناً. مالذي بامكاننا فعله لإبقائها مستقرة إذاً؟
    Ateş sallarının patlamalarını uzak tutmak için zincirlenerek korunuyorlar. Open Subtitles إنها مؤمنة بالسلاسل والقنابل لإبقائها بعيدًا عن مرمى النيران
    Bunu gizli tutmak konusunda çok katılar. Open Subtitles إنهم صارمين للغاية لإبقائها تحت طى الكتمان
    Gel gelelim ki benimle buradasın özellikle onu hayatta tutmak için hayatını tehlikeye atarak. Open Subtitles وحتى الآن هنا أنت، المخاطرة أساسا حياتك أن أكون هنا معي من أجل لإبقائها على قيد الحياة.
    Merakının dışında kadını hala baypasta tutmanın bir sebebi var mı? Open Subtitles عدا الفضول، ألديك سبب آخر لإبقائها علي الجهاز؟
    Evet, eğer onu stabil tutmanın bir yolunu bulamazsam o yine de ölebilir. Open Subtitles نعم ؛ ما تزال كذلك إذا لم أجد وسيلة لإبقائها سليمة.
    Ya şirketi ailede tutmanın bir yolu varsa? Open Subtitles ماذا لو كانت هُنالك طريقة لإبقائها في العائلة؟
    Onu hayatta tutabilecek kadar hızlı tek kişi benim. Open Subtitles وأنا الوحيد السريع كفاية لإبقائها على قيد الحياة
    Onu hayatta tutabilecek kadar hızlı tek kişi benim. Open Subtitles وأنا الوحيد السريع كفاية لإبقائها على قيد الحياة
    Onu hayatta tutabilecek kadar hızlı tek kişi benim. Open Subtitles وأنا الوحيد السريع كفاية لإبقائها على قيد الحياة
    Bir çok gıda taze kalması için takviyeye ihtiyaç duyar. Open Subtitles الكثير من الأطعمة تتطلب وضع مادة مضافة لإبقائها طازجة
    Lexi'inin güvende kalması için oraya gönderilmesinin pek bir mantığa yarar yanı yok. Open Subtitles إرسال ليكسي هناك لإبقائها آمنة.. حسنا، هذا غير منطقي
    Onu canlı tutabilmek için yapabildiğimiz herşeyi sonuna kadar yapmamız gerekir. Open Subtitles إلى ذلك الحين، علينا أن نبذل كل ما في وسعنا لإبقائها على قيد الحياة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus