Ve savaşı durdurmak için bir şey yapmamak tarafsız olmak demek değildir. | Open Subtitles | عدم فعل شئ لإيقافه فى الحقيقة هو أختيار جانب لن يكون حيادياً |
Ama işin gerçeği bilseydim bile durdurmak için bir şey yapmazdım. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي، حتى وإن عرفت لم أكن سأفعل شيئاً لإيقافه |
Bu şeyin nerede başladığını bilirsek durdurmak için bir aşı geliştirme şansımız olabilir. | Open Subtitles | لو علمنا من أين بدأ هذا الشئ فحينها لدينا فرصة بإنتاج لقاح لإيقافه |
Çünkü Onu durdurmanın tek yolu CEO'luk için ona meydan okuman. | Open Subtitles | لأن الطريقة الوحيدة لإيقافه هي بأن تتحداه على منصب الرئيس التنفيذي |
Onu durdurmak için artık çok geç. Gelen bir direktif üzerine çıktı. | Open Subtitles | لقد تأخر الوقت الآن لإيقافه لقد خرج بالأوامر |
Bu şey her neyse onlara zarar verebilir ve Onu durduracak güçleri yok. | Open Subtitles | مهما يكون هذا الشيء.. فبوسعه إيذائهم وليس لديهم القوة لإيقافه |
Evlilik kararını açıkladığınızda, durdurmak için çaresizdim. | Open Subtitles | أحسست باليأس أردت القيام بأي شيء لإيقافه |
Kaçmaya çalışırsa onu durdurmak için çok kurşun atmak gerekecek. | Open Subtitles | إذا حاول الهرب فسنحتاج لطلقات كثيره لإيقافه. |
Eğer Anubis'in ordusu gelirse, onları durdurmak için ellerinden geleni yapacaklar. | Open Subtitles | سيعملوا ما بإستطاعتهم لإيقافه ريك، هل أنت متأكّد أن إيزي موثوق به؟ نعم، نعم موثوق به |
Hedefini bulmadan önce onu durdurmak için en iyi şanşımız bu. | Open Subtitles | .هذه أفضل فرصة لدينا لإيقافه قبل أن يصيب هدفه |
Maalesef, onu durdurmak için yapabileceğim fazla bir şey yok. Hiç olmadı da. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، لا يوجد ما أفعله لإيقافه لم أستطع أيقافه أبداً |
Olacağını gördüm ve durdurmak için bir şey yapamadım. | Open Subtitles | ..لقد رأيت ما سيحدث و لم أستطع فِعل أى.. شىء لإيقافه |
Bunu onlara yapan sensin ve bunu durdurmak için yapabileceğin hiç birşey yok! | Open Subtitles | جلبت هذا عليهم وليس هناك شيء تفعله لإيقافه |
-Jack bu büyüyor. -İyi, mutasyonu durdurmak için bir yol bulmalıyız. | Open Subtitles | إنه ينمو يا جاك - حسناً ، سنجد طريقه لإيقافه - |
Yaşadığı müddetçe Onu durdurmanın imkanı olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أنه طالما بقى حياً . لا توجد طريقة لإيقافه |
Önemli olan Onu durduracak bir yol bulmamız. | Open Subtitles | ما يهمنا هو أننا نحتاج إلى التوصل لوسيلة لإيقافه. |
Neler olacağını biliyordu ama engel olamıyordu. | Open Subtitles | كانت تعرف أن هذا سيحدث لكن لم يكن لديها القدرة لإيقافه |
Artık onu durdurma görevimiz üstün çaba gerektiriyor. | Open Subtitles | ..والآن، مهمتنا لإيقافه كلّفتنا ثمنًا باهظًا |
Kendisi kullanmadan önce bulup durdurmalıyım. | Open Subtitles | -فأحتاج لإيقافه قبل أن يصبح الكوكايين رهن التداول |
Pekâlâ, her ne ise onu bulup kapatmak için 45 dakikamız var. | Open Subtitles | حسناً, أي كان نوعه. لدينا 45 دقيقة فقط لإيقافه |
Eğer burayı istiyorsa, onu durduramayız. | Open Subtitles | لو أراد هذا المكان فليس هناك من عمل لإيقافه |
Bu insanlar onun bizimle işbirliği yapmasını engellemek için size yapacakları hiçbir şeyden çekinmeyeceklerdir. | Open Subtitles | هؤلاء الناس لن يترددوا لفعل أي شيء لكى لإيقافه عن التعاون معنا هل تفهمين ذلك؟ |
Çünkü bunun onu durduracağını düşündüm. | Open Subtitles | لأنني اعتقدت أنه الحل لإيقافه |