"لابد وأن هنالك" - Traduction Arabe en Turc

• bir

Demek istediğim, Brick kadar zeki biri D artı alıyorsa bir şeyler yanlıştır.
، أعني عندما طفل ذكي كـ بريك يحصل على مقبول منخفض جداً لابد وأن هنالك خطب ما

Onların düşüncesine göre bir kız onlardan hoşlanıyorsa kızda bir sorun vardır.
لو كانتَ مهتمة بك، إذن لابد وأن هنالك خطّبٌ ما بها

- Hayır, ölmeyeceğiz. bir çıkış yolu var.
هنالك طريقة للخروج، لابد وأن هنالك طريقة للخروج

Bu adadan gitmenin bir yolu olmalı.
لابد وأن هنالك من طريقة للخروج من هذه الجزيره بإمكاننا أن نصنع قارباً صغيراً

bir yerlerde beyaz bir kız kaybolmuştur kesin.
لابد وأن هنالك فتاة بيضاء مفقودة في مكان ما

Yalvarıyorum, seni taklit ederek yapabileceğim başka bir şey olmalı.
أنا أتوسل إليك لابد وأن هنالك شيء بديل أستطيع إنتحال شخصيتك بفعله

Başka bir yolu olmalı; akraba, arkadaş, herhangi biri.
لابد وأن هنالك حل، قريب أو صديق أو أي أحد

Bunun bir kanunu falan olmalı değil mi?
لابد وأن هنالك قانون، أو ما شابه، أليس كذلك؟

- Başka bir yol olmalı. - Ne?
لابد وأن هنالك طريقة أخرى ماذا؟

SportsCenter'a çıkmanın bir yolu olmalı.
لابد وأن هنالك طريقة كي أكون في "مركز الرياضة"

Buralarda bir şeyler olmalı. Oh! Oh!
لابد وأن هنالك شيء هنا أمسكوا به

Tüm gece açik bir klinik olmali.
لابد وأن هنالك مستوصف مفتوح طوال الليل

Buralarda bir şeyler olmalı. Gözümden kaçan bir şeyler.
لابد وأن هنالك شيء هنا شيء لم ألحظه

Bunu tersine çevirmenin bir yolu olmalı.
لابد وأن هنالك طريقة لعكس هذه العملية

Başka bir çözüm yolu olmalı.
لابد وأن هنالك حلّ آخر.

Evet ama başka bir şey olmalı.
لابد وأن هنالك سبباً آخر.

Tamam, bir yolu olmalı.
لابد وأن هنالك طريقة -هل ستحّلا وثاقي؟

bir çeşit yanlışlık olmalı.
لابد وأن هنالك خطأ ما

bir yanlışlık olmalı.
حسناً ، لابد وأن هنالك خطأ ما