Ve grafiğin üst sağ köşesinde, diğerlerinden daha koyu, kimi siyah... bir kaç değişik renkte nokta fark ettim. | TED | ولقد لاحظت في الجزء الأيسر العلوي من المخطط المبعثر بعض النقاط أكثر قتامة، وبعض النقاط السوداء، التي كانت بلون مختلف. |
Bunu şöyle yaptım, bir gün altın sevdiğini fark ettim. | TED | وكانت طريقة إقناعها، أني لاحظت في أحد الأيام أنها تحبّ الذهب. |
Geçen gün saat takmadığını fark ettim sonradan kafama dank etti çünkü saatin yok. | Open Subtitles | لقد لاحظت في ذلك اليوم انك لاترتدي ساعة وعندها فكرت بسبب انه ليس لديك ساعة |
Kasabalarda yeni bir şey fark ettim. | Open Subtitles | لقد لاحظت في المدن من ضمنها المدن الجديدة التي اكتشفناها |
MRI'dan, kurbanın dizkapağında kırık olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لاحظت في جهاز الرنين أن رضفات ركبة الضحية ممزقة |
fark ettim de, kale oldukça harabe durumda. | Open Subtitles | لاحظت في الامام هناك خطأ في اجراء اصلاحات |
Birçok savaşta insanların derin keder ve duygu içinde olduklarında Tanrı'yı görebilecekler mi diye yukarı doğru baktıklarını fark ettim bilirsiniz, biraz yardım istemek gibi. | Open Subtitles | وقد لاحظت في الحروب ان ينظر الناس الى السماء وقت الشدائد كما لو أنهم يرون الله |
Demin fark ettim. Çorapların birbiriyle aynı değil. | Open Subtitles | لقد لاحظت في وقت سابق بأن جورباك ليسا متطابقان |
Dosyanda, bir psikoterapist ile çalışma yaptığını fark ettim. | Open Subtitles | الأن، لاحظت في أحَد سجلاّتِك أنكِ كُنتِ تتعاملي مع طبيب نفساني. |
Değerlerden bahsedecek olursak internetteki ahlaki ikna tartışmalarında insanlarla konuştuğumda çoğunlukla tuhaf bir ön yargıları olduğunu fark ettim. | TED | وبالحديث عن القيم، قد لاحظت في المناقشات حول الحث الأخلاقي على الانترنت، وعند حديثي مع الناس، أن في أغلب الأحيان هناك تحيز غريب. |
Stephenville, Texas'ta, hapishanenin içinde ve dışında dönüp duran insanlardan dolayı, avukat ofislerinin kent meydanına hükmettiklerini fark ettim. | TED | لاحظت في ستيفنفيل في تكساس، أن ميدان المدينة كان محتلاً بمكاتب محاماة واحداً جنب الآخر، لأن كل الناس كانوا يتناوبون على الدخول والخروج من السجن. |
Daphne, telefon defterinde hâlâ Moon soyadını kullandığını fark ettim. | Open Subtitles | رغم ذلك " دافني " , لاحظت في دفتر الهواتف " مازلت مدرجة بإسم " القمر |
Lancester, Pensilvanya Wal-Mart'ta, 20 ve 30'lu yaşlarda çoğu insanın yamalı, yıpranmış ciltleri ve seyrek, tel gibi saçları ve kahverengi, aşınmış dişleri ve gözlerinde bir kaybolmuşlukla birlikte ölümlerinin üzerinden 10 ya da 20 yıl geçmiş gibi göründüklerini fark ettim. | TED | لاحظت في لانكاستر، بينسلفانيا وال مارت، أن عدداً كبيراً من الناس في العشرينات أو الثلاثينات من عمرهم بدو وكأن بينهم وبين الموت عقداً أو عقدين، ببشرة غاضبة غير سليمة وشعر رقيق كثيف وأسنان صفراء آيلة للسقوط وضياع باد في أعينهم. |
Daha sonra, Victor Nieves'in borç geçmişindeki tahsilat ajanının adının Bradley Mackmain olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | وبعد ذلك لاحظت في سجل قروض (فيكتور نيفيس) أن عميل تجميع القروض اسمه (برادلي ماكماين) |
Bayan LaBelle, elimde değil ama olay yeri resminde fark ettim ki ne battaniye ne de piknik sepeti görmedim. | Open Subtitles | السيدة (لابيل)، لم أستطع المساعة لكن لاحظت في الصور من مكان الحادث، |
Orada devlet memurlarının yaptığı gibi bedava minik sandviçleri ağzıma doldururken, (Gülüşmeler) Salonun diğer ucundan genç bir adamın bana el salladığını, gülümseyerek bana yaklaştığını fark ettim. | TED | بينما كنت واقف هناك ادخل الساندويتشات في فمي كما تفعلون دائماً كموظف عمومي (ضحك) لاحظت في الغرفه، رجل شاب يبتسم لي ومن ثم اقترب مني. |
Amerika'da bu kelimenin şu anlamda kullanıldığını fark ettim: "Açıklarsam, bana katılmayacaksın. Bu yüzden 'karışık' diyorum. | Open Subtitles | أتعلم، لقد لاحظت في (أمريكا) أنهم يستعملون هذه الكلمة كرمز لـ"إذا شرحت الأمر، لن توافقي عليه... |