Bu yüzden, uyarılmışlığı devamlılığı için yeniliklere ihtiyaç duyarsınız. | TED | وبالتالي تحتاج إلى التجديد لاستمرار الإستثارة. |
Bu, Dünya'daki tüm yaşamı sürdürebilmek için gezegenimize dağılmış nehir, göl, yeraltı su havzaları yer altı buzları ve permafrost gibi %1'den az kısmı bırakır. | TED | ذلك يترك أقل من 1 ٪ متاحة لاستمرار الحياة على الأرض، موزعة على كوكبنا في الأنهار والبحيرات وطبقات المياه الجوفية و جليد القاع والتربة الصقيعية. |
İş birliğinizin devamını sağlamaya teşvik etmek için sizi tekrar bağlıyorum. | Open Subtitles | وكمحفّز لاستمرار تعاونك أنا الآن سأعيد الاتصال بك |
Yapımcıların büyük bir destek olduğunu görmelerini istiyorum, sıradan insanlar şovun devam etmesini istiyorlar. | Open Subtitles | أردتُ أن يرى منسقوا البرامِج أنَ هناكَ دعماً منقطعَ النظير طلبيةً شعبيَة لاستمرار البرنامَج |
Bana yaşamaya devam etmek için bir tek iyi sebep veremezsen ve hayatın anlamını açıklamazsan bunu yapacağım! | Open Subtitles | إذا لم تعطني سببا واحد لاستمرار في الحياة وتقول لي مامعنى الحياة سأفعلها |
Onunla çalış, çünkü burayı ayakta tutmak için bana lazım olan şey onda. | Open Subtitles | إعمل مَعها لأنها تمتلك ما اريد بالضبط لاستمرار هذه الشركةِ |
Bana arkadaşlık etmesi için maç sezonuna güvenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | ولكن لم اكن اعتمد علي موسم الكره لاستمرار شركتي. |
Bu ulusun devamı, güvenliği ve refahı için gereken ne ise yapan! | Open Subtitles | أقوم بما يجب لاستمرار أمن وسلامة هذا البلد |
Gözetimin hakkında tavsiye verebilmem için bana karşı dürüst olmalısın. | Open Subtitles | من المهمّ أن تكون صريحاً معي تماماً. لأتمكّن من وضع توصياتٍ لاستمرار رعايتك، أيّاً تكن. |
Burayı açık tutmak için o kadar lazım. | Open Subtitles | لأن هذا هو المبلغ المطلوب لاستمرار العمل في هذا المحل. |
İş birliğinizin devamını sağlamaya teşvik etmek için sizi tekrar bağlıyorum. | Open Subtitles | وكمحفّز لاستمرار تعاونك أنا الآن سأعيد الاتصال بك |
Bu yüzden, bir defasında denizaltının penceresinden baktığımızda, Dünya'daki yaşam hakkındaki düşüncelerimizi kökten değiştiren bir şey keşfettik; keşfettiğimiz şey, yaşamaya devam etmek için daima güneş ışığına sahip olmak zorunda olmadığımız. | TED | لذا في نظرة خاطفة من نافذة الغواصة إكتشفنا شيئاً أحدث ثورة في الطريقة التي نفكر بها بأشكال الحياة وهي من غير الضروري توفر أشعة الشمس لاستمرار الحياة. توجد كائنات كبيرة هناك وبعضها قد يبدو مألوفاً. |
Dürüst olmak gerekirse, Karen'ın Kafe'sinin mirasını yürütmek için harika bir yol. | Open Subtitles | علي ان اكون صريحاً (اعتقد انها الطريقة المثالية لاستمرار ميراث (مقهى كارين |
Senin için savaşmalıydım. | Open Subtitles | كان يجدر بي النضال لاستمرار علاقتنا |
Çalışmalarımızı sürdürmek için cömert yardımlarınıza güveniyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتمد على دعمكم لاستمرار عملنا |
Öyleyse bizim bu gösteriyi daha fazla devam ettirmemize gerek yok. | Open Subtitles | إذن لم يعد هناك ما يدعو لاستمرار هذه التمثيلية. |
Bugün, 6 Temmuz 2010'da, bu rekor fırtına devam ederken elektriklerin kesildiği bildirildi. | Open Subtitles | فى هذا السادس من يوليو لعام 2010, تقارير عند تعطل خطوط الطاقة نتيجة لاستمرار هذه العاصفة القياسية |
Lütfen şunu bilin ki MOSSAD'la devam ettirdiğimiz bu yararlı işbirliğinden çok memnunuz. | Open Subtitles | أرجو أن تعلموا كم هى سعادتنا لاستمرار شراكتنا المُثمرة مع الموساد |
Ama sakin olmalıyız; bilim insanlarına araştırmalarına devam etmeleri için zaman, alan ve araçlar vermeliyiz. Çünkü tarih bize diyor ki; araştırmaların sonuçları için meraklı ve açık görüşlü olursak, yaptığımız keşifler dünyayı daha da değiştirebilir olacak. | TED | ونحتاج أن نتحلّى بالصبر، نحتاج إلى إعطاء العلماء الوقت، والمساحة والوسائل لاستمرار سعيهم، لأن التاريخ يخبرنا إذا كان بإمكاننا أن نظل منفتحي الذهن ونتحلّى بالفضول تجاه نتائج البحث، كلما زادت اكتشافاتنا التي تغير العالم. |