"لايجب أن" - Traduction Arabe en Turc

    • gerek yok
        
    • gerektiğini
        
    • gerekmiyor
        
    • zorunda değilsin
        
    • zorunda değil
        
    • gerekmez
        
    • zorunda değiliz
        
    • gerek yoktu
        
    • olmamalısın
        
    Artık saklanmana gerek yok. Nerede olmak istiyorsan orada olabilirsin. Open Subtitles لايجب أن تختبىء بعد الأن يمكنك أن تكون ما تريده
    Hayır, gündüz de yapabiliriz. O kadar dramatik olmasına gerek yok, Jim. Open Subtitles لا، نستطيع القيام به في النهار، لايجب أن يكون الأمر بهذه الإثاره ياجيم
    Bunun eşcinsel topluluklarda sık rastlanan hastalıklar nedeniyle yasal olmaması gerektiğini söyledi. Open Subtitles قال انه لايجب أن يكون قانونيًا بسبب الأمراض الموجودة لدى المثيلين جنسيًا.
    Seks yaptiğimizi bilmesi gerekmiyor. Open Subtitles أخبريها أنني كنت بحاجة مكان للنوم لايجب أن تعرف أننا مارسنا الجنس
    - Önemli değil. Borcun ödendi. Sarhoşlar Treni'ne gelmek zorunda değilsin artık. Open Subtitles لابأس , تم دفع دينك لايجب أن تأتي على قطار السكارى بعد الأن
    Hayır. Sadece söylemek istediğim, böyle olmak zorunda değil. Open Subtitles لا , أنا فقط أريد أن أقول لايجب أن تكون هذه النهايه
    Tabutlar kapatılmalı. Karılara ve annelere fedakârlıklarını hatırlatmak gerekmez. Open Subtitles لايجب أن يُذكر الأمهات والزوجات بتضحياتهم
    Ama iş dronlara gelince tahmin etmek zorunda değiliz. Open Subtitles لايجب أن نخمن شكراً للفكره العبقريه لشخص ما
    O yüzden, onu öldürebileceğimden endişe etmeme gerek yok. Open Subtitles لذا لايجب أن أقلق من موضوع أستنزافه حتى الموت
    Aile olman için evlenmene ya da çocuk yapmana gerek yok ki. Open Subtitles لايجب أن تنجبى أو تتزوجى لتحصلى على عائلة
    Tabii bunu söylememe gerek yok, ne de olsa onu oynatmak senin fikrindi. Open Subtitles حسناً .. لايجب أن أخبرك هذا توظيف مات كانت فكرتك
    Katil olmak için psikopat olmana gerek yok. Open Subtitles لايجب أن تكوني مريضاً نفسياً لتكوني قاتله
    Başka kimsenin bilmesine gerek yok, değil mi? Open Subtitles حسناً، لكن لايجب أن يعرف أحداً آخر بهذا الشأن، صحيح ؟
    Gloria, doktor evden ayrılmaman gerektiğini söylemişti. Open Subtitles جلوريا, الطبيب قال انه لايجب أن تغادري المنزل
    Çocuğa yumrukların nasıl kullanılmaması gerektiğini öğretmeye çalışıyorum. Open Subtitles أنا احاول أن أعلم الفتى كيف لايجب أن يستعمل قبضته
    Ve bana benim gibi sevimli çocukların kafalarını fikirlerle doldurmaması gerektiğini söyledi. Open Subtitles وقالت لي: الولد الجميل مثلك لايجب أن يملئ رأسه بالخزعبلات.
    Birbirlerini sevmeleri gerekmiyor ama saygı göstermeleri gerekiyor. Open Subtitles لايجب أن يحبوا بعضهم لكن عليهم أن يحترموا بعضهم
    Bu işin böyle zıtlaşmayla sonuçlanması gerekmiyor. Open Subtitles إسمعي ، لايجب أن . يكون هذا الأمر عدائياً
    Yapmak zorunda değilsin. Çünkü tekrardan birlikte olacağız. Open Subtitles لايجب أن تفعلي ، لأني أعرف أننا سنكون سوياً
    Burada kalmak zorunda değilsin Angela. Open Subtitles إبن العاهرة لايجب أن تبقي هنا, أنجيلا
    Biliyorum, ölüm son olmak zorunda değil. Open Subtitles أنا أعرف أن الموت لايجب أن يكون النهاية.
    - Kuralların mantıklı olmaları gerekmez. - Bu da başka bir kuraldır. Open Subtitles القواعد لايجب أن تبدو صحيحة هذه قاعدة آخرى
    Affedersin, benim aptal ofis olaylarımı konuşmak zorunda değiliz. Open Subtitles آسفة، لايجب أن نتحدث عن دراما المكتب الغبية
    Bunun aramızda kalacağını size hatırlatmama gerek yoktu ama yine de söylüyorum. Open Subtitles لايجب أن أذكركم, أن تبقوا أفواهكم مغلقة لكني سأقوم بهذا على كل حال
    Ve bu kararı verirken yalnız olmamalısın. Open Subtitles وأنتِ محقة فى هذا لايجب أن تكونى لوحدك فى هذا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus