"لايحب" - Traduction Arabe en Turc

    • sevmez
        
    • sevmiyor
        
    • hoşlanmıyor
        
    • sevmeyen
        
    • hoşlanmaz
        
    • sevmezdi
        
    • pek haz
        
    Hiç sevmez arabaları. Haksız da değil, baş belası şeyler! Open Subtitles انه لايحب السيارات,ولا الومه على هذا,فالسائقون خطر عليه
    Bu yaşlı köpek kimseyi sevmez, ama bu adamın yanından ayrılmıyor. Open Subtitles هذ الكلب العجوز لايحب أحداً لكنه لايريد ترك صاحبك ابداً
    İnsanlarla içli dışlı olmayı pek sevmiyor. Open Subtitles إنه من النوع الذي لايحب التفاعل مع الناس الآخرين
    Ama kaderimizin yazılması gibi, Tanrılar ve şeytanlar birbirlerini sevmiyor. Open Subtitles لكن مصير الآلهه والجان كُتبَ بِأن لايحب بعضهما البعض اخي الغالي,
    Ve senin arkadaşın kötü haber duymaktan hoşlanmıyor diye saygınlığımı riske atamam. Open Subtitles لا يمكنني تعريض تاريخي للخطر لأن صديقك لايحب أن يسمع الأخبار السيئة
    Tamam, klasikleri sevmeyen biri. Open Subtitles حسنا , يبدو أن أحدهم لايحب الأغانى الكلاسيكية
    Oğlum, kadınların onun için temizlik yapmasını sevmez. Birisinin bir şeylere dokunmasından bile hoşlanmaz. Open Subtitles لا يريد ولدي أن تقوم امرأة بالتنظيف له لايحب أن يمس أحد أشيائه
    Partileri pek sevmezdi zaten. Open Subtitles أنه لايحب الحفلات على كل حال.
    Çok inançlıdır ve burada din konuşulmasını sevmez. Open Subtitles انه مؤمن ملنزم، لكنه لايحب الكاهن الموجود هنا
    Annemizin hep söylediği gibi, "Bobby çok zekidir ama, düşünmeyi hiç sevmez." Open Subtitles فأمنا كانت تقول ان أوضح شيئا فى بوبى أنه لايحب التفكير
    Baş parmağındaki şeyden dolayı yürümeyi pek sevmez ama yine de teklif için sağ ol. Open Subtitles لايحب المشي لأنه لدي شيء في اصبع رجله لكن شكراً على العرض
    Ama burayı sevmiyor, bu yüzden maalesef çıkarılacak. Open Subtitles ولكنه لايحب الوضع هنا لذا فأنا أخشى أنه سيتم إقصاؤه
    Düzgün çalıştığı zamanlarda bile bilgisayarları sevmiyor. Open Subtitles إنه لايحب هذا الجهاز حتى و إن كان يعمل
    Evet, bu kaplan kafese tıkılmayı hiç sevmiyor. Open Subtitles أجل، هذا النمر لايحب أن يكون مسجون
    Sadece kapalı alanlardan hoşlanmıyor o kadar. Open Subtitles إنّه لايحب العمل في الأماكن الضيقة وحسب.
    Belli ki anlaşmalarının bozulmasından hoşlanmıyor. Open Subtitles من الواضح أنه لايحب أن يخالف الناس الإتفاقات
    Çünkü özel şeyler yapmamdan hoşlanmıyor. Open Subtitles لأنه لايحب أن أقول بالأشياء الخاصة
    Her zaman söylediğim gibi, ülkesini sevmeyen bir insan hiçbir şeyi sevemez. Open Subtitles نعم اعلم كنت دائما اقول ان الذى لايحب بلدة لايمكنة حب شىء اخر
    Onu sevmeyen birisi var. Ya da çarpıcı bir haberi hak ettiğimizi düşünüyorlar. Open Subtitles شخص لايحب هوكس او ربما شخص يريد لنا سبق صحفي
    Pansiyon o tarafta. Sör George'un arazisinden geçmeyin. hoşlanmaz. Open Subtitles النُزل من هذه الناحية, ولكن لاتعبروا خلال ارض السير جورج, انه لايحب ذلك
    Hayır.. Arnab fotoğraf çektirmeyi sevmezdi. Open Subtitles لا لان "ارناب" لايحب ان يأخذ صور
    Anladığım kadarıyla, beyaz adamlardan pek haz etmiyormuş. Open Subtitles كما فهمته فهو لايحب البيض

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus