Bunun şov olduğunu bilmiyor. Bir maç sanıyor. | Open Subtitles | انه لايعرف انه مجرد عرض انه يعتقد انها مباراة |
Hans, bu bok kafa senin ne tür bir adam olduğunu bilmiyor, ama ben biliyorum. | Open Subtitles | هانز, هذا السافل لايعرف أَيّ نَوْعٍ مِنَ الرجال أنت لكن أنا أعرف |
O daha köpek, kedi ya da kalem kelimesinin anlamını bilmiyor. İngilizce konuşamıyor! | Open Subtitles | إنه لايعرف معنى كلمة كلب او قطة او قلم رصاص، لأنه لايتحدث الانجليزية! |
Biliyordum! Büyüyünce hiçbir şey bilmeyen birisi olacağım! | Open Subtitles | علمت ذلك, لقد نضجت لاكون الفتي الذي لايعرف اي شئ |
Senin gibi bir adam için bilmediğini kabul etmek, kontrolü elinden bırakmak, kendine olan bakışını, bir soytarıyı vuracak kadar olumsuz etkileyebilir. | Open Subtitles | أنا أصدقك لأن رجلا مثلك يعترف بأنه لايعرف ويتنازل عن السيطرة |
Rahul'un Yash ve Nandini den olmadığını bile bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لايعرف حتى بأن راهول ليس إبن ياش و ناندني |
Jonathan Grandville'deki kooperatifte. Aradığımı bilmiyor. | Open Subtitles | جونثان موجود في غراند فيل لايعرف أنني إتصلت |
Onun birkaç gün gerisindeydik. Bizim burada olduğumuzu bilmiyor. | Open Subtitles | تخلفنا عنه بعدة ايام هو لايعرف أنّنا هنا |
- Saklanamayacağımı düşünüyor. - Kiminle uğraştığını bilmiyor. | Open Subtitles | ـ يعتقد باني لا استطيع الاختفاء ـ هو لايعرف مع من تورط |
O akrabam. Yalnızca keşin teki işte. Ne yaptığını bilmiyor. | Open Subtitles | انه من العائله ,انه كالأحمق لايعرف ما يفعله |
Sizin kuşak içki içmesini hiç bilmiyor. | Open Subtitles | انت لا تعرف كيف تشرب, بل جيلك بالكامل لايعرف |
Adam hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | أقصد , هو لايعرف شيء هو فقط يتصرف مثل ما هو يفعل |
Ailesi ona söylemedi ve o, kızı öldüreceğini bilmiyor. | Open Subtitles | أبويه لن يخبروه وهو لايعرف أنه سيقتل تلك الفتاه |
Tabii ki, senin her şeyle ilgili bir planın olduğunu henüz bilmiyor. | Open Subtitles | بالطبع هو لايعرف حتى الآن ان لديك برنامج لكل شيء |
O bunu bilmiyor gizlice birer ikişer içiyorum. | Open Subtitles | هو في الحقيقة لايعرف ذلك لذلك انا نوعاً ما اغافله في كل مرة |
Gerçeği bilmeyen kişilik Oh Dae-su olurken gerçeği gizleyecek kişilik Canavar olacak. | Open Subtitles | الذي لايعرف السر هو اوه دايسو والذي يحتفظ بالسر هو الوحش |
Ayrıca dediğine göre ödülün olduğunu bilip bilmediğini bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | اضافة الى انك انت قلت انه حتى هو ربما لايعرف انه هناك جائزة لا |
O ne istediği bilmez. Ona izin versem saçını kasapta kestirir. | Open Subtitles | إن والدك لايعرف مالذي يريده هو سيقص شعره عند الجزار لو تركته |
Val Waxman'ı işbaşında izlerken insan onun ne yaptığını bilmediği izlenimine kapılıyor | Open Subtitles | عندما تراقب أخراج فال واكسمان ستعتقد بأنه لايعرف مالذي يفعله |
Bazılarınız birbirinizi tanıyor, bazılarınız tanımıyor. | Open Subtitles | ربما نشارك بعض الذكريات البعض منا يعرف الاخر والبعض منا لايعرف |
Ama daha benim bir dedektif olduğumu bile bilmiyordu. | Open Subtitles | لايستطيع الانتظار طويلا لرؤيتي لكن لايعرف حتى اني مخبر |
Belki apandistin vajinandan geçtiğini bilmiyordur. | Open Subtitles | ممكن لايعرف أنه الفرق بين زائدتك الدودية من رحمك |
AIDS'li bir çocuk, ama tartıştığımız konu, bu değil. - Sorun, onun, AIDS'li olduğunu bilmemesi. | Open Subtitles | مصاب بنقص المناعه,لكن لم يكن هو النقاش المشكلة هو لايعرف بأنه مصاب بالايدز |
Çünkü o gotik, ve bazı bilinçsiz insanlar aradaki farkı bilmezler. | Open Subtitles | . إنّها قوطيّة و بعض الجهلاء، لايعرف الفرق بينهما |
Senin gibi güzel bir hanımla benim gibi bir adamı görüyor. haberi yok. | Open Subtitles | أنه يرى سيده مثلك ورجلا مثلي, أنه لايعرف |