Sırf beraber zaman geçirmeyi seviyor olmamız, bağımsızlığımızı kaybettiğimiz anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأننا نحب قضاء الوقت مع بعضنا لايعني ذلك أننا معقدين |
Doktorlar koşumları çıkarabilir ama bu, onların bizden vazgeçtikleri anlamına gelmez. | Open Subtitles | الدكاتره ربما قاموا بإزالة أداة الإستعباد لكن هذا لايعني أنهم تركونا |
Anne ve Agnes'i kandırmış olman benim hayatımı da çalabileceğin anlamına gelmez. | Open Subtitles | و فقط لأن خدعت أغنيس و آن فذاك لايعني أنك ستخدعني كذلك |
Testislerimi yıkadığımı da görmedin ama bu her cuma yıkamadığım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | انت لم ترني اغسل اعضائي, لكن هذا لايعني اني افعلها كل جمعة. |
Biliyorsun, bazı şeyler için orada olamamam, yani-- sizi önemsemediğim anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | تعلم، فقط لأنني لأحضر، لبعض المناسبات، ذلك لايعني أنني لا أهتم بك. |
Biliyoruz. Bu sadece bizim içindi, bir anlam ifade etmiyor. | Open Subtitles | نعلم، هذا الإختبار قمنا به لأجلنا .إنه لايعني أيّ شيء |
Komadakilerde gülümser, aptal ama bu onların mutlu olduklarını göstermez. | Open Subtitles | أيها الغبي, بعض المصابين بالغيبوبة يبتسمون لايعني هذا أنهم سعداء |
Ama bu jürinin yakın zamanda bunu unutacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ولكن هذا لايعني أن هيئه المحلفين ستنسى هذا الامر قريبا |
Hayatın tamamı acı çekmektir. Bu hayatının tamamının olumsuz olduğu anlamına gelmez. | TED | أنه كون الحياة كلها معاناة ، لايعني أن الحياة كلها سلبية |
Bu onun da çalacağı anlamına gelmez. | TED | سيفهم الروبوتُ هذا لكنّه لايعني بأنّه سيتعلّمُ السرقة. |
Daha da önemlisi, iletişim sırasında doğru şeyden bahsettiği anlamına gelmez. | TED | والأهم من ذلك, لايعني أنه يوصل الشيئ المطلوب. |
Ama bu, seninle aynı şeyleri hissetmediğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | ولكن ذلك لايعني أنني لا أشعر بمثل ماتشعرين |
Bir şeyin olmaması hiç olmayacağı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ذلك لايعني إنه ليس بالإمكان حدوثه لأول مرة |
Zengin veletler olduğunuz isyan etmiyeceğiniz anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنكم مجموعة اطفال اغنياء هذا لايعني لكم بإنكم مذنبون |
Onunla dikkatli ol. İçinde kurşun olmaması seni yakmayacağı anlamına gelmiyor.. | Open Subtitles | كن حذراً مع هذه، كونها فارغة من الرصاص لايعني أنها لاتؤذي |
Bu Afganistan'ın önemli olmadığı anlamına gelmiyor, ama dünya üzerinde dahil olmamız gereken 40 ülkeden biri olduğu anlamına geliyor. | TED | ولكن هذا لايعني أن أفغانستان ليست مهمة ولكنها واحدة من 40 دولة تحتاج التدخل الدولي |
Ancak bu önyargımın yanlış olduğu anlamına gelmiyor ve en önemlisi, bunların hepsi bilimsel olarak test edilebiliyor. | TED | لكن هذا لايعني أن تحيّزي أمر خاطئ، الأهم من ذلك ، أنه من الممكن اختبار كل ذلك علميّاً. |
Sizi yanımızda götüremememiz kötü dansçı olduğunuz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | إن واقع عدم استطاعتكم مرافقتنا لايعني أنكم راقصات رديئات |
Ben, Eski Dini yok ettim. Uyarıları benim için artık bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | لقد تخطيت الدين القديم تحذيرها لايعني شيئاً لي الآن |
Ama, sabit seyir işlerin iyi gittiğini göstermez, sadece daha kötüye doğru gitmiyorlar. | TED | ولكن هذا التوازن لايعني أن الأمور تتحسن بل مجرد أنها توقفت من الإتجاه للأسوأ |
Paranın benim için pek anlamı yok. Ne oldu, biliyor musun? | Open Subtitles | لا لايعني لي المال الكثير أتعرف ماذا حدث |
Sizinle hiçbir zaman iki çift olarak dışarı çıkamayacağız ama. | Open Subtitles | هذا لايعني أنه لانستطيع أن نخرج في موعد مزدوج معكما |
Bizi, kuralları çiğnerken yakalayamaman yakalamak için kuralları çiğneyebilirsin demek değil. | Open Subtitles | فقط لأنك لم تقبض علينا لايعني أنه يمكنك خرق القواعد الأن |
Bak, arkadaş. Sokak köpeğiysek salak değiliz. | Open Subtitles | إسمع يافتى فقط لأننا كلاب شارع هذا لايعني أننا بلهاء |
İlk kural Özgür Dağıtım demek... beleş dağıtım demek değildir. | Open Subtitles | الحق الاول: حرية اعادة التوزيع وهذا لايعني مجانا كما لو انه ليس له ثمن |