| Sadece sen okuyamadığın için orada bir şey yok diyemezsin. | Open Subtitles | ليس لانك لاتستطيع قراءة أفكارها يعنى أنه لايوجد شئ هناك |
| Haydi ama. Bunda kişisel bir şey yok. Ahlaki bir taraf tutmuyorum. | Open Subtitles | هيا, لايوجد شئ شخصى بيننا ولا اتخذ موقف اخلاقى منك |
| Davranışlarınız dışında kötü olan bir şey yok. | Open Subtitles | لايوجد شئ فضيع سوى الطريقة التي تتحدثين بها |
| Hadi ama kral ve peynirle düzeltemeyeceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | بربك، لايوجد شئ لايمكن لهذه وشطيرة الجبن ، تحسّن جوّه |
| Arıyor. Kafeslerde hiçbir şey yok. Başka bir yerde olmalılar. | Open Subtitles | أنا أرى الآن.لايوجد شئ بالأقفاص يبدو أنهم فى مكان أخر بالمبنى |
| Ne yazık ki, geçit civarında işe yarar birşey yok. | Open Subtitles | لسوء الحظ لايوجد شئ مفيد في المكان القريب من البوابة |
| Tabanca yoktu. Kurban yoktu. Bir şey yoktu. | Open Subtitles | اعنى, لايوجد سلاح, لايوجد ضحية, لايوجد شئ اطلاقا |
| Ortada reddedilecek bir şey yok. Ben yine de reddediyorum. | Open Subtitles | لايوجد شئ ترفضه حسنا سأرفض في كل الحالات |
| Kurallarda, sarhoş oynayamazsın diye bir şey yok. | Open Subtitles | أنظر ، لايوجد شئ في اللوآئح يمنعك من اللعب وأنت سكران |
| Orası boş kasaba. Görecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا, انها بلدة اشباح الان لايوجد شئ يستحق المشاهده |
| Sonra Alice nerede olduğunu öğrenmek için arıyor ama avukatla ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | وبعدها اليس تتصل لتسأل عن مكانه ولكن لايوجد شئ لمحامي |
| bir şey yok oğlum, yere bir şey falan dökülmedi. | Open Subtitles | كل شئ بخير يابني, لايوجد شئ لتمسحه هنا |
| Merak etme Nickhil Arora, utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لاتقلق نخيل ارورا لايوجد شئ تخجل منه |
| Öyle bir şey yok. - Var, sadece senin haberin yok. | Open Subtitles | لايوجد شئ كهذا نعم يوجد لكن لاتعلم عنها |
| Ama benim geçmişimde mükemmel bir casus olacağımı gösteren hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لكن لايوجد شئ فى ماضيي يشير بأنى سأكون جيدة فى الجاسوسية |
| Çünkü burada hiçbir şey yok. Kızımla birlikte küçük bir dairede yaşıyorum. | Open Subtitles | لأنه لايوجد شئ هنا أنا أسكن فى شقة صغيرة مع إبنتى |
| Faydası yok. Burada kullanabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | انه عديم الفائدة لايوجد شئ هنا نستطيع أن نستخدمه |
| Ayrıca, hadi suç diyelim, yapabilecekleri hiçbir şey yok... çünkü yetkileri yok... bize trafik cezası bile yazamazlar. | Open Subtitles | حتيلوكانهُناكشيئاًغيرقانوني لايوجد شئ يُمكنهم فُعلهحيال, الأمر لأنهم ليس لديهم سلطة كافية لتحرير تذكرة مُخالفة ركن هُنا |
| Üzgünüm. Sana yardım etmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أسف, لايوجد شئ يمكنني القيام به لمساعدتك |
| Dur biraz. Burada komik birşey yok. | Open Subtitles | انتظر لحظه، لايوجد شئ مضحك بخصوص الإدمان |
| Komutanım burada kayalardan ve molozlardan başka birşey yok. | Open Subtitles | سيدي. لايوجد شئ هنا الا الحجارة والأنقاض |
| Hattie için gri diye bir şey yoktu. Sadece siyah ya da beyaz vardı. | Open Subtitles | بالنسبة لهايتى, لايوجد شئ رمادى, إما ابيض او اسود |