Elbette göremezsin! Az önce gözlerine kuru sıkıyla ateş ettim! | Open Subtitles | بالطبع لا تستطيع أن ترى لقد أطلقت رصاصة فارغة في عينيك |
Herhalde göremezsin lan! Gözünün ortasına kuru sıkıyı patlattım! | Open Subtitles | بالطبع لا تستطيع أن ترى لقد أطلقت رصاصة فارغة في عينيك |
Arkanı trafiğe dönüp yürümemelisin. Arabaları göremezsin. | Open Subtitles | لأنك لا تستطيع أن ترى السيارات هكذا هل تفهم ما أعنيه ؟ |
Majestelerinin gözleri, benim kalbimi göremiyor mu? | Open Subtitles | لا تقل لي أن عيني جلالتك لا تستطيع أن ترى قلبي؟ |
Yani hiç bir halt göremiyor mu? | Open Subtitles | إذن لا تستطيع أن ترى أي شيء؟ |
Sesin nasıl oluştuğunu göremezsiniz, çünkü titreşen şey ağzımın içine geliyor. | TED | لا تستطيع أن ترى كيفية إحداث الصوت، لأن ما يهتز موجود داخل فمي. |
İçindeyken sanki labirentte gibi oluyorsunuz, hatta üstten bile göremezsiniz. | TED | وعندما تكون في داخله تكون كما في أحجية الفأر .. فأنت لا تستطيع أن ترى من فوق الجدران المحيطة بك |
Önün fişlerden kulelerle doludur. Önünü bile göremezsin. | Open Subtitles | - أكوام من الفيشات لا تستطيع أن ترى نهايتهم |
Olmuş bitmiş bir şeyi göremezsin. | Open Subtitles | لا تستطيع أن ترى شيئاً قد حدث من قبل. |
Tam olarak onun sonunu göremezsin... | Open Subtitles | انك لا تستطيع أن ترى لها آخر |
Tam olarak onun sonunu göremezsin | Open Subtitles | انك لا تستطيع أن ترى لها آخر |
- Gelini düğünden önce göremezsin! | Open Subtitles | أنت لا تستطيع أن ترى العروسة |
Ve hayır, cesedi göremezsin. | Open Subtitles | ولا , لا تستطيع أن ترى الجثة |
Dördüncü turla 25'inci tur arasında hız olarak hiçbir fark göremezsiniz. | Open Subtitles | لا تستطيع أن ترى أي إختلاف بين اللفة الرابعة و الخامسة و العشرون |