Bir dahaki sefere çocuklara ne diyeceğimizi düşünürüz. - Böyle sıvışmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | في المرّة المقبلة، سنكتشف ما علينا قوله للصغيرين حتّى لا تضطر للتسلل خارجاً هكذا |
- Bir dahaki sefere çocuklara ne diyeceğimizi düşünürüz. Böyle sıvışmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | في المرّة المقبلة، سنكتشف ما علينا قوله للصغيرين حتّى لا تضطر للتسلل خارجاً هكذا |
Sen en iyisi kaplumbağa kabuğuna geri dön böylece hiçbir şeyle yüzleşmek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | لِمَ لا تعود إلى صدفة السلحفاة الخاصّة بك وبذلك لا تضطر لمواجهة شيء؟ |
Kız kardeşim hepsini ödemek zorunda kalmasın diye burada çalışıyorum. | Open Subtitles | إنني أعمل هنا حتى لا تضطر أختي لدفع المبلغ كله. |
Her gün hastaneye gitmek zorunda kalmasın diye evin üzerine ikinci bir ipotek koydurup ona mobil diyaliz makinesi aldık. | Open Subtitles | لقد حصلنا على قرض آخر على المنزل من أجل إحضار إحدى تلك آلات الغسيل حتى لا تضطر للذهاب إلى المستشفى كل يوم |
Wilson'un ilişkisini mahvedip bovling oynarken beni dinlemek zorunda kalmamak için ne yapacaksın? | Open Subtitles | ...إذاً ماذا أنتَ فاعل لإفساد علاقة ويلسون؟ كي لا تضطر للاستماعِ إليّ وأنتَ تلعب؟ |
Şirketin başına geçmek zorunda kalmamak için. | Open Subtitles | rlm; كي لا تضطر إلى تولي شؤون الشركة |
Ve şuna bak, zeytin çekirdekleri için kristal bir kase, böylece onları eline tükürmek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | وتفقد هذا، أوعية كريستالية لأجل بذور الزيتون حتى لا تضطر لبصقهم بيدك |
Bu şekilde karşındakine bakmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | الذى لا تضطر به النظر إلى الشخص |
Umarım kullanmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | أرجو أن لا تضطر لذلك نعم , سيدتي |
Çiftçilerin pazarına gitmek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | لا تضطر إلى الذهاب إلى سوق الخضروات |
O zaman sen de huzurevi ücretimi ödemek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | ثم لا تضطر لدفع تكاليف دار العجزة |
Artık baldızına yalvarmak zorunda kalmazsın! | Open Subtitles | لقد جلبت لك المال - لكي لا تضطر إلى أن تترجي ! أختك في القانون مرة أخرى |
Onun için önemliysem, onu görmeye gideceğim zamanları beni boşuna beklemek zorunda kalmasın diye söylemek istiyorum. | Open Subtitles | سأكون قادراً على إخبارها متى يمكنني زيارتها مرّة أخرى , حتى لا تضطر للانتظار |
İtiraf etsin ki Lexi ifade vermek zorunda kalmasın. | Open Subtitles | و نحصل على اعترافه حتى لا تضطر ليكسي) للادلاء بشهادتها) |
- Gitmemi istemek zorunda kalmasın diye. | Open Subtitles | -كي لا تضطر أن تطلب ذلك مني |