Ya ilaçların işe yaramıyor ya da acilen sevişmen lazım. | Open Subtitles | هل إن الادوية لا تعمل ام انكَ تحتاج لتمارس الجنس؟ |
Evet, şu arkadaşlık siteleri pek de işe yaramıyor, değil mi? | Open Subtitles | أجل، مواقع المواعدة على الإنترنت تلك لا تعمل حقّاً، أليس كذلك؟ |
Ya benim için çalışırsın ya da çalışmazsın ve şu an, çalışmıyorsun. | Open Subtitles | إما أن تعمل لدىَ وإما لا وحاليا , أنت لا تعمل لدىَ |
İçişleri mi? Hayır. Normalde o bölgede çalışmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | كلّا، أنت لا تعمل عادة في تلك المنطقة، أليس كذلك؟ |
Bizim paraya şu an ihtiyacımız var. Aksi takdirde yapma. | Open Subtitles | نحتاج المال حالا أما أن يدفع الأن أو لا تعمل. |
Manyetik kartlarımız da var ama elektronik cihazlar 1408 no'lu odada çalışmıyor. | Open Subtitles | لدينا مفاتيح ممغنطه في الفندق ولكن الإلكترونيات لا تعمل في الغرفه 1408 |
Arka odada su sızıntısı var, kurutma makinesi zor çalışıyor, araba bitmek üzere ve şimdi de ocak bozuldu. | Open Subtitles | السيارة لا تعمل والان الفرن لديه ثقب هذا ليس صحيح |
Daha iyi bir plan yap, Jake. Bu hiç bir işe yaramadı. | Open Subtitles | أفضل التفكير بخطة جديدة، جيك هذه الواحدة لا تعمل بشكل جيد جدا |
Çünkü hepimiz mevcut sistemlerin çok iyi çalışmadığını biliyoruz. | TED | لأنّها ، وكما نعلم جميعنا هنا، لا تعمل بشكل جيد. |
Sanırım ona aldığımız özel stress topu bir işe yaramıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن كرة الاجهاد التي اشتريناها له لا تعمل. |
Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً |
Hava nagila, hava nagila, hava nagila... Adamım, İspanyol piliçler için söylediğin cümle işe yaramıyor. | Open Subtitles | يا رجل جملة الإغراء التي علمتني إياها بشأن الفتيات الأسبانيات لا تعمل |
Çünkü "Rahatsız Etmeyin" levhası bu otelde işe yaramıyor. | Open Subtitles | في هذا الفندق لا يتم ازعاجي الاشارة لا تعمل |
- İşe yarıyor olmalı. - İşe yaramıyor! | Open Subtitles | ينبغي أن تبدأ العمل الآن حسنا انها لا تعمل |
İşe yaramıyor çünkü henüz beynini haritalandırmayı bitirmedi. | Open Subtitles | إنها لا تعمل لأنها لم تنتهي بعد من وضع خريطة لدماغك |
Sen Wall Street'te çalışmıyorsun. | Open Subtitles | اوه، هذا على الأرجح لانك لا تعمل في وول ستريت |
Eğer mutluysan çok çalışmıyorsun demektir | Open Subtitles | . إذا أنت سعيد ، إذن أنت لا تعمل بجد بما فيه الكفاية |
yapma şu yaşlı bilge adam ayaklarını. Bundan nefret ediyorum. | Open Subtitles | ـ لا تعمل نفسك رجل عجوز وحكيم، إني أكره هذا |
Annem çalışmıyor, babam da bir film dağıtım şirketinde çalışıyor. | Open Subtitles | حسنُ، والدتي لا تعمل ووالدي يعمل في شركة توزيع أفلام. |
Ne hikmetse, bütün elektronik aletlerim bozuldu. | Open Subtitles | لكن أسوء ما في الأمر أن أجهزتي كلها لا تعمل |
Atlamak değil. Geniş spektrumlu antibiyotikler işe yaramadı, yani bakteriyel değil. | Open Subtitles | أنا لا أقفز، المضادات الحيوية واسعة الطيف لا تعمل فالسبب ليس بكتيرياً |
Kazaydı! çalışmadığını söyledi! | Open Subtitles | لقد كانت مجرد حادثه ، لقد قال انها لا تعمل |
ama daha niceliksel sonuçlar istediğinizde çalışmaz. | TED | ولكنها لا تعمل بشكل جيد عندما تكونين بحاجة لمزيد من المعلومات الكمية. |
İstediğimiz her şeyi yapabilseydik müthiş bir şey olurdu ama hayat böyle işlemiyor. | Open Subtitles | سيكون جيدا لو فعلنا ما نريده بالتحديد لكن الحياة لا تعمل بهذه الطريقه |
Amacı komik olmak. Böylece Stewart'ın komedi türü, olaylar gerçek değilse işe yaramaz. | TED | ويبدو أن كوميديا ستيوارت لا تعمل إلا إذا كانت تستند على وقائع حقيقية. |
Tonya bizimle çalışmadığı için şirket öneme almayacaktır ve kondomları da ödeyebilirim. | Open Subtitles | تونيا لا تعمل لدينا فالشركة لا يهمها هذا ، وسأدفع قيمة الواقيات |
Ekmek kızartma makinesi çalışmıyorsa, kabloda sorun olabilir. | Open Subtitles | إن كانت محمصة الخبز لا تعمل فقد تكون الأسلاك معطوبة |
Sorun ise halihazırdaki protez cihazlar iyi çalışmıyorlar. Sağlayabildikleri görüş hâlâ oldukça sınırlı. | TED | ولكن المشكلة ان الاجهزة الصناعية الحالية لا تعمل بشكل جيد فهي ماتزال توفر رؤية محدودة |