"لا تقبل" - Traduction Arabe en Turc

• kabul etmiyor
• kabul etmiyorsun
• kabul etme
• alma
• kabul etmemen
• kabul etmemelisiniz
• kabul etmez
• kalma teklifini
• takdiri olarak

Ama biraz nakit para da götürmeliyiz çünkü bazı yerler kredi kartı kabul etmiyor.
ربما لو تحضرين بعض النقود معكِ، تعلمين بعض الأماكن لا تقبل البطاقات الإئتمانية

Araç kontrolden herhangi bir girişi kabul etmiyor. Motor tam güçte.
المقاتلة لا تقبل التوجيه الدافع بأقصى طاقته

O halde İsa Mesih'i kutsal olarak kabul etmiyorsun, öyle mi?
إذن انك لا تقبل بإلهية يسوع المسيح، أليس كذلك؟

Dokunmadıysan, neden özür kabul etmiyorsun?
لماذا لا تقبل الإعتذار إن كُنت فعلاً لم تفعلها؟

Setteki bir numaralı kişi değilsen bedava sakso kabul etme.
لا تقبل جنساً فموياً مجانياً من ممثلات في الفيلم إذا كنت أنت الاول على ورقة الاستدعاء..

Asla cinsel hayatını bilmediğin... birinden nasihat alma.
وهي: لا تقبل نصيحةً من أحد لا يعرفك حميمياً

Bir şeyi kabul etmemen, onun yanlış olduğu anlamına gelmiyor, Bryson.
لأنك لا تقبل شيئا يا بريسون, لا يعني أنه غير صحيح

Ayrıca kendisi seçilene kadar istifasını kabul etmemelisiniz.
وأن عليك أن لا تقبل استقالته حتى يتم انتخابه

Tuş takımına zarar vermiş olmalı. Kodu kabul etmiyor.
يبدو عطل في لوحة المفاتيح انها لا تقبل الشيفرة

Besbelli ki, Harvard despotların çocuklarını kabul etmiyor.
فمن الواضح أن هارفارد لا تقبل أبناء الطغاة

Amirale vermemi söyledi ama Amiral rahatsızlandı evdeki kadın ziyaretçi kabul etmiyor.
قال أعطيها للقائد ولكنه مريض، وسيدة المنزل لا تقبل أي زوار.

çünkü sen, böyle bir şeyin olabileceğini dahi kabul etmiyorsun.
لأنك لا تقبل أن ذلك حدث مسبقاً

Kardeşini korumak istediğini neden kabul etmiyorsun?
لماذا لا تقبل أنه يريد حماية أخيه؟

Kim olduğumu ve inançlarımı kabul etmiyorsun.
أنت لا تقبل بي أو بما أؤمن به.

Beklenmedik şekilde kazık atan birinin özrünü asla kabul etme.
لا تقبل اعتذار قط من شخص قد لكمك على حين غفلة لتوه

Teklifimizi kabul etme. Hatta elindeki en düşük teklifi kabul edebilirsin.
لا تقبل بهذا العرض, ربما عليك الذهاب بأقل شيء لديك

Ben söylemeden hiçbir teklifini kabul etme.
لا تقبل منه أي شئ إلا إذا وافقت أنا

Mahkum tehlikeli biri. Ondan hiçbir şey alma.
السجينة تعتبر خطيرة لا تقبل بأخذ شيء منها

Burda konu beni olduğum gibi kabul etmemen.
المشكل هنا هو أنت لا تقبل ما أنا عليه

Yani beyinlerimizi kandırıyoruz, çünkü beynimiz onun aslında bir anlam ifade etmediği gerçeğini kabul etmez.
وبالتالي نخدع عقولنا لأنها لا تقبل حقيقة أن ذلك الشكل لا معنى له

Samanın, tezeğin içinde kalmak için konakta kalma teklifini geri mi çevirdi?
لا تقبل بـ"فيلا" من أجل اسطبل كهذا؟

Acı çekmeyi tanrımız kapitalizmin mutlak bir takdiri olarak görürüz, teknolojik ilerleme yazılarını kesin doğru kabul ederiz.
إننا نري المعاناة كقانون حتمي للرأسمالية ذلك هو إلهنا، إننا نقبل نص التقدم التكنولوجي كحقيقة لا تقبل الخطأ.