Demek istediğim, iş işten geçtikten sonra önlem almaya çalışmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | أعني لا فائدة من تعطيل قنبلة بعد أن000 بعد أن تكون قد إنفجرت |
Bunun hiçbir anlamı yok. Çok korktum. Ne olmuş yani? | Open Subtitles | ذلك آمرٌ لا فائدة منه لقد فزعت، ماذا في ذلك؟ |
Tembel yahut işe yaramaz iseniz muhtemelen mermiyi yemenize az kalmış demektir. | Open Subtitles | إذا كنت لا فائدة لك أو كسول سوف ينتهي بك الأمر ميتا |
İşe yaramaz apandist gibisin, bademcik gibi ya da donumdaki taşağım gibi. | Open Subtitles | أنت طرفٌ لا فائدة منه، مثل اللّوزتين، أو كيس الخصيتين تحت عضوي. |
Bu konuya girmenin faydası yok. Zaten seni ilgilendirmez. | Open Subtitles | لا فائدة من التحدث عن ذلك، فأنت لا تهتمين به على أي حال. |
Geri gitmenin bir yararı yok, parlak ışıklara alışsak iyi olacak. | Open Subtitles | الآن لا فائدة من الرجوع للوراء ربما نعتاد عل الأضواء الساطعة |
Önceden söyledim. Yanlış metodları kullanarak sonuç elde etmek anlamsız. | Open Subtitles | قد أخبرتك سابقاً لا فائدة من النتائج المحققه بالطرق الخاطئة |
Bu işte hepimizin beraber olduğunu, farklılık olduğu sanrısını anlamak üzere bir araya geliyorsunuz -- bu ülkeler, sınırlar, din fikri -- işe yaramıyor. | TED | و تأتون معا لتتبينوا بأننا جميعا في هذا معا وإن وهم الاختلافات وفكرة الدول والحدود والأديان لا فائدة منها |
Evet ama yarı yolda onlarla iş yapmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | نعم لا فائدة من ان أكون منخرطا بأعمال معهم بشكل جزئي |
Görmezden gel. Hedefimiz değiller. Yapılması gerekenden fazlasıyla uğraşmanın anlamı yok. | Open Subtitles | تجاهلهما، فإنّهما ليسا هدفنا، لا فائدة من القيام بعمل ليس ضروريّ. |
Yaptığınız şeyin bir anlamı yok. O cesedi oradan çıkartmanız gerek. | Open Subtitles | . لا فائدة مما تقوما بعمله . سوف يتم إزالته |
Mevcut teknoloji büyük bir atılım yapmazsa bu teknoloji işe yaramaz. | Open Subtitles | لا فائدة للتكنولوجيا الحديثة ما لم تقفز التكنولوجيا الحالية نحو الأمام |
İşe yaramaz, korkak bir ihtiyardı ama Freyler bizi destekledi. | Open Subtitles | كان عجوزاً جبان لا فائدة منه ولكن عائلته كانت تدعمُنا |
Bir işe yaramaz. Sapında en ufak bir iz yok. | Open Subtitles | لا فائدة, لايوجد ولو جزء من بصمة على المقبض |
Beklemenin faydası yok. Aşağı inip onlarla konuşsam iyi olacak. | Open Subtitles | . حسناً ، أعتقد أنه لا فائدة من الثرثرة يستحسن أن أنزل للتحدث معهم |
Bu beton. Denemenin faydası yok. Diğerine de bakalım. | Open Subtitles | أنها خرسانه، لا فائدة منها، دعنا نتحقق من الجهة الأخرى |
faydası yok efendim. Tüm ülke ayakta. | Open Subtitles | لا فائدة من ذلك يا سيدي، فكل البلاد مراقبة |
Terk edilmişti elektrik kablosu çekili değildi hiç yararı yok. | Open Subtitles | لقد كانت مهجورة لا راديو شغال في الطريق لا فائدة |
Barbara'nın ölümünü en büyük teselli değilmiş gibi göstermenin yararı yok. | Open Subtitles | لا فائدة من التظاهر بأن وفاة بربارة لم تكن مريحة جدا |
Sanırım bu günlerde tüm filmler, diziler ve video oyunları çok anlamsız. | Open Subtitles | أعتقد أن كُل المسلسلات والأفلام وألعاب الفيديو هذه الايام لا فائدة منها |
Duvara kafanı vurup durmak işe yaramıyor. Uzun zaman önce aklım başıma geldi. | Open Subtitles | لا فائدة من ضرب رأسك بالحائط، وكان لا بد لي من التعقل منذ زمن طويل |
Oyun oynar numarası yapmama da gerek yok, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا فائدة من ممارسة لعبة وهمية آخرى أليس هذا صحيحاً ؟ |
Babası öldükten sonra kızı kurtarmanın pek bir manası yok. | Open Subtitles | لا فائدة من إنقاذ طفلتك إذا انتهى الأمر بموت أبيها |
Tüm saldırılar boyunca hiç yardımınız Olmuyor. Sadece o sığınağa gidip yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | لا فائدة منكما عند الغارة كأنما تعيشان في ملجأ و أنا من يهتمّ بكلّ مافيه |
- İşe yaramaz, anahtar onda. | Open Subtitles | لا فائدة من ذلك لقد أخذ المفتاح معه |
Gittiğin yere sırlarını götürmenin bir faydası olmaz. | Open Subtitles | لا فائدة من أن تأخذ أسرارك معك وأنت راحل ثق بي |