Efendim, burada gördüğünüz herkesin, söylemeye cesareti yok ama... ağabeyinizin ölümüyle ilginiz olduğundan herkesin şüphesi var. | Open Subtitles | مولاى كل الذين تراهم هنا بالرغم من أن أحدهم لا يجرؤ على قول هذا |
cesareti yok. | Open Subtitles | إنه لا يجرؤ على ذلك |
- Onun cesareti yok. - Neil, lütfen, lütfen. | Open Subtitles | ـ إنه لا يجرؤ على فعل ذلك ـ (نيل)، ارجوك |
"İsmini söylemek.. cesaret isteyen bir aşk." diyor. | Open Subtitles | انا الحب الذي لا يجرؤ على لفض اسمه |
O halde "İsmini söylemek cesaret isteyen aşk" nedir, söyler misiniz? | Open Subtitles | اذن ما هو الحب الي لا يجرؤ على قول اسمه |
Aşağı burada, iyi bize saldırmaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | . في الأسفل هنا ، الخير لا يجرؤ على مهاجمتنا |
Senden bir şeyler öğrenmek istiyor, fakat sormaya cesaret edemiyor. | Open Subtitles | يوّدك فعلاً أن تعلّمه، لكن لا يجرؤ على الطلب. |
"İsmini söylemek cesaret isteyen aşk" bu yüzyılda.. | Open Subtitles | ...الحب الذي لا يجرؤ على قول اسمه |