"لا يعطي" - Traduction Arabe en Turc

    • vermez
        
    • vermiyor
        
    • vermedi
        
    • vermeyen
        
    • pek karşılamıyor
        
    İncilde der ki, bir çocuğu annesinin sütünde kaynatmazsın,... ..ama tavuklar süt vermez ki. Open Subtitles يقال في التوراة انت لا ترى الطفل في حليب أمه لكن الدجاج لا يعطي حليبا
    Kimseye karşılıksız birşey vermez, herzaman bir bedeli vardır ve şimdi... Open Subtitles إنه لا يعطي شيئاً ما لأي شخص مجاناً. هناك دائماً ثمن و الآن
    Oğlum be, adam da vampirlere bir an olsun rahat vermiyor. Open Subtitles هذا الرجل لا يعطي مصاصي الدماء إنشاً مربعاً من المساحة للمناورة
    Çünkü o zenginlerden çalıyor ama fakirlere vermiyor. Open Subtitles لأنه يسرق من الأغنياء ولكن لا يعطي الفقراء
    Evleneceğim adam asla bana işinden daha fazla önem vermedi. Open Subtitles الرجل الذي سيتزوج بي لا يعطي أهمية لعمله أكثر مني
    Oysa ben insanlarına özgürlük vermeyen toplumun fakirliğini düşündüğümde, bu binalara hayranlıkla bakmıyorum. TED و لكن حين أفكر بفقر المجتمع الذي لا يعطي لناسه الحرية لا أعجب بـهذه المباني
    Biliyorsun ki konu biz olunca garip kelimesi durumu pek karşılamıyor. Open Subtitles لابد أنك فهمتِ الآن بالنسبة لنا وصف "غريب" لا يعطي للأمر حقه
    Annem her zaman "Tanrı kimseye taşıyamayacağı kadar yük vermez." derdi. Open Subtitles هو كم أريد بشدة أن أشرب أمي تقول دائما أن الرب لا يعطي بكلتا اليدين
    Sanat ve renkler hakkında benim kaba çizimlerim hiç bir fikir vermez. Open Subtitles ربما إستكشافي الجريء لا يعطي فكرة عن الألوان والفن.
    Kişisel röportajlar vermez. Open Subtitles وقال انه لا يعطي مقابلات الشخصية.
    Açık konuşalım, biraz ucube gerçekten de, ama bu kimseye ona böyle deme hakkını vermez. Open Subtitles -حسناً فلنواجه الأمر إنه شيء مثل المسخ و لكن هذا لا يعطي الحق لأحد بأن يقول هذا
    Noel Baba ağlayan çocuklara hediye vermez. Open Subtitles ... بابا نويل لا يعطي الهدايا للاطفال الذين يبكون
    Bu çok hızlı öldürüyor, yayılmasına fırsat vermiyor. Open Subtitles أما هذا المرض يقتل بسرعة لا يعطي لنفسه فرصة للإنتشار
    Diğer hiçbir lig bu garantiyi vermiyor. Yedi yıl için sözleşme imzalayabilirsin ki 120 milyon dolar demek bu. Open Subtitles لا يعطي أي منتخب آخر ضمانات أقل يمكنك التوقيع لسبع سنوات، 120 مليون دولار
    Ya da aciliyet söz konusu olursa, yaptıkları şey sadece kısa süreli sonuçlara odaklanmak oluyor, ancak bu gelecek için hiçbir umut vermiyor. TED أو نظراً للطابع الاستعجالي، ما سيفعلونه هو فقط التركيز على النتائج القصيرة المدى، ولكن هذا لا يعطي أي بارقة أمل للمستقبل.
    Profesör uzatma vermiyor. Open Subtitles و الأستاذ لا يعطي تمديدات للمهلة.
    Bu bize sadece yetenek vermedi. Bizi olduğumuzdan daha fazlası yaptı. Open Subtitles ولكنه لا يعطي قدرات فحسب، لقد جعلنا أكثر مما نكون
    Bu bize sadece yetenek vermedi. Bizi oldugumuzdan daha fazlasi yapti. Open Subtitles ولكنه لا يعطي قدرات فحسب، لقد جعلنا أكثر مما نكون
    Detayları vermedi ama... ama gördüğüm kadarıyla açıklama bu. Open Subtitles لا يعطي التفاصيل... لكن ذلك الوصف أنت بقدر ما أنا يمكن أن أرى.
    Çocuklara şeker vermeyen birine güvenmem. Open Subtitles أنا لا أثق برجل لا يعطي الحلوى للأطفال
    O ne sana ne de romanına değer vermeyen beyinsiz vicdansız, yeteneksiz bir asalak! Open Subtitles انه الإختراق tonicless دون الدماغ أو ضمير الذي لا يعطي لعنة عنك أو روايتك!
    Dediğim gibi, konu biz olunca garip kelimesi durumu pek karşılamıyor. Open Subtitles كما قلت وصف "غريب" لا يعطي الأمر حقه
    Christian, konu biz olduğumuzda garip kelimesi durumu pek karşılamıyor. Open Subtitles حسنا ، (كريستيان) "بالنسبةلنا،وصف "غريب.. لا يعطي للأمر حقه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus