Aslında onu gördüğümde ne satmak zorunda olduğumun önemli olmadığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | في الحقيقة, عندما أراها، سأخبرها أنني لا أهتم بما سأضطر لبيعه. |
Eğer evi satmak zorunda olmasaydın sen burayı alır mıydın? | Open Subtitles | إذا لم تكن مضطّر لبيعه هل ستشتري هذا المكان ؟ |
Eğer sahibi onu kesinlikle satmak için hazırlamamış olsaydı şüphesiz sana hiçbir şey söylenmeyecekti. | Open Subtitles | بالتأكيد ,انهم لم يكن ليخبروك بهذا لو لم يكن المالك للخطاب مستعد تماما لبيعه |
Onlara satmayı planlıyordun, bu masum ayakları da şüpheleri önlemek için... | Open Subtitles | خططتِ لبيعه لهم, و تصَنَّعتِ هذه السذاجة لئلا تقعي بموضع الشبهات |
Pek çok dükkan kapısını açmamıştı. satacak yiyecekleri yoktu. | Open Subtitles | العديد من متاجر الطعام مغلقة لايوجد لديها شيء لبيعه |
satmaya ihtiyacım yok. Hemen taşınabilirsin. | Open Subtitles | ولا أحتاج لبيعه تستطيعن الأنتقال إليه الآن |
Gizli kalmamız gerek. satmamız gereken şeyi satarız. | Open Subtitles | إبتعدنا عن الأنظار .ونبيع ما نحتاج لبيعه |
- Yani, Peyote sattığı için bir yerliyi dövdülerse bunu kullandığı için Kirk'e ne yapmış olabilirler? | Open Subtitles | إن كانوا قد ضربوا هندياً لبيعه البيوتي ما الذي سيفعلونه لكيرك لتعاطيه ذاك؟ |
Ucuz bilet satmak için iyi bir yol. | Open Subtitles | أحسنت أيها العمّ ماكس طريق لبيعه للمقاعد الرخيصة |
Uyuşturucuyu Meksikalı çetelere satmak için anlaşma da yapmışlar. | Open Subtitles | كانوا قد رتبوا لبيعه لعصابة مكسيكية محلية |
Kütüphaneden biraz gümüş çalmıştık ama satmak için çok sıcaktı... | Open Subtitles | لقد سرقنا طاقم فضي من المكتبة, ولكن الأمر مازال ساخنا لبيعه |
Onu uyuşturucu satmak ve çocuk istismarından tutuklayın. | Open Subtitles | إحتجزيه، لبيعه المخدّرات، والإعتداء على الأطفال. |
Öte yandan, uyuşturucu almak için paraya ihtiyaç duymak ajan isimlerini satmak için iyi bir sebep. | Open Subtitles | وفي الآخر، احتاج المال لشراء المخدرات إنه دافع جيد لبيعه أسماء العملاء الذين في الميدان. |
Sokakta satmak için fazladan methadone istiyorsun değil mi? | Open Subtitles | تريد إستعمال مسكن إضافي لبيعه في الشوارع أليس كذلك ؟ |
Kazandığımız her kuruşu rüyalarımızın evi için harcadık ama şimdi satmak zorundayız. | Open Subtitles | لقد انفقنا كل قرش نكسبه على بناء هذا المنزل منزل الاحلام بالنسبة لنا,و الان نحن مضطرين لبيعه |
Sonra birdenbire beni arayıp buldu ve anında satmayı teklif etti. | Open Subtitles | ثم من العدَم .. أصبح يتبعني و تقدم لبيعه على الفور |
Tabii burayı satmayı düşünüyorsanız. | Open Subtitles | أعني، لو أنكم كنتم تخططون فعلاً لبيعه |
satacak afyonları olduğunu söylemişler, ama paketler pislik içindeymiş. | Open Subtitles | يدّعون بأنّ لديهم أفيون لبيعه لكنّ حقائبهم مليئة بالتراب |
Kabir gibi birini bulmanın en basit yolu onu satacak bir düşmanını bulmaktır. | Open Subtitles | طريق سلمبليست للإيجاد a باشتون يكي كابير ليجد عدو أولا راغب لبيعه. |
Eğer satmaya karar verirseniz bana ulaşın.. | Open Subtitles | إذا وجدت انك بحاجة لبيعه أرجوك أخبرني بذالك. |
İnternetten civardaki rehin dükkanlarını taratacağım, sevgili annemizin onu satmaya çalıştığını görürüz belki... | Open Subtitles | وأنها تستحق الكثير من المال سوف أراقب الإنترنت ومكاتب الرهونات المحلية لمعرفة ما إذا كانت هناك محاولة لبيعه |
Büyükannen ve Büyükbaban zorlu bir dönemden geçiyorlar ve bu evi alırken bize para verdikleri için onlara bunu geri ödemek için evi satmamız gerekiyor. | Open Subtitles | جدتك وجدك يمران بظروف صعبة وبما أن لديهما مال مستثمر في هذا المنزل فنحن بحاجة لبيعه لندفع لهما المال |
Danny'ye git, tabi küçük böcek sattığı için belediye onu vurmazsa. | Open Subtitles | إذهبي إلى "داني" لو لم يُُغلق محله من قبل قسم المحافظه على البيئه.. لبيعه حشرات أقل من الحجم المُفترض. |
Rudolph Stalin, Rusya'ya Birleşik Devletler istihbaratı satmaktan aranan bir Amerikalı. | Open Subtitles | رداولف ستالن انه أمريكى مطلوب القبض عليه لبيعه معلومات أمريكيه لروسيا |